Aşkı ve yalnızlığı
yaşamış, omuzlarında yük taşımış gibi ağır ve karamsar bir hayat geçirmiş Selçuk Baran, hikayelerinde
de benzer durumda olan karakterleri işliyordu.
Başta, mutlu bir evliliğe, iki
güzel kız çocuğuna sahipti.
Eşiyle arası açıldı, mutsuzluğunu
kızlarına yansıttığını ve onları olumsuz etkilediğini düşündü. Bunlar, içsel
çatışmalarının karakterlerine yansımasına sebep oldu. Eşiyle evli bir çift
olarak kaldığı süre boyunca Selçuk Baran, kendi nezdinde hep yalnızdı…
Selçuk Baran kimdir?
Selçuk Baran, Türk
edebiyatının önemli öykü ve roman yazarlarından biriydi. Ankara’da, 7 Mart 1933
yılında doğan Selçuk Baran’ın asıl adı Selçuk Veziroğlu’ydu. Babası ziraat
teknisyeni Talat Veziroğlu, annesi ise Uşak’ın köklü ailelerinden Banazlıların
kızı Halide Hanım’dı. Baran, el üstünde tutulduğu bir çocukluk dönemi
yaşadı.
Çocukluğu Ankara’da
geçen yazar, edebiyatla erken yaşlarda tanıştı. Edebiyat sohbetlerinin ve
şiirlerin yapıldığı bir evde büyüdü. On beş yaşındayken, günlük tutarak yazmaya
başladı.
İlköğrenimine İsmet Paşa
İlkokulu’nda başlayan Selçuk Baran, daha sonra eğitimine Atatürk İlkokulu ve
Üçüncü Ortaokul’da devam etti. Ardından Ankara Kız Lisesi’ni bitirdi.
1950 yılında Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne giren Baran, 1954’te üçüncülük derecesiyle
mezun oldu. Almanya’da yüksek lisans eğitimine başlayan Baran, Almancasını
geliştirdi ve aynı zamanda Alman hukuku üzerine çalışmalar yaptı.
Eserleri ödüle layık
görüldü
Bir süre Ankara Hukuk
Fakültesi’nde ve Banka ve Ticaret Hukuk Araştırma Enstitüsü’nde araştırmacı
olarak çalıştı. Daha sonra yayın müdürlüğü görevine getirildi ve bu kurumda
ölümüne kadar çalıştı.
1966’da yazmaya başladı.
Edebiyat hayatına, 1968’de Yeditepe dergisinde yayımlanan ‘Çocuğun Biri’ adlı
öyküsüyle adım attı.
İlk öykü kitabı olan
‘Haziran’, 1972’de yayınlandıktan hemen sonra Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’ne
layık görüldü. İkinci öykü kitabı ‘Anaların Hakkı’ ise 1977’de Sait Faik Hikâye
Armağanı’nı kazandı.
Evliliği
1957 yılında Almanya’dan
Türkiye’ye dönerken gemide tanıştığı opera ve şan sanatçısı Ayhan Baran ile evlendi.
Bu evlilikten Ayda ve Işıl adında iki kızı oldu.
Evliliği, üçüncü
yılından itibaren sarsıntılı ilerlemeye başladı çünkü eşinin hayatına başka
kadınlar dahil oldu.
Ayrıca, tek başına
yüklendiği çocuk sorumluluğu da onu iyice karamsarlığa sürükledi.
1993 yılında, arkadaşlarına yazdığı bir notta belirtmesi üzerinde kocasından boşandığı,
çocuklarını evlendirdiği öğrenildi.
Eserlerinde tutunmaya çalışan insanların hikayeleri vardı
Baran’ın edebi
eserlerinde yalnızlık, kaçış, çaresizlik gibi negatif duygular ön plandaydı.
Öykülerinde simgesel bir dil kullanan yazar, genellikle ‘yorgun
düşmüş’ kişilerin iç dünyalarındaki çatışmaları ele aldı.
Roman ve öykülerinde
genellikle küçük insanların yaşamlarını ve iç sıkıntılarını işledi. Kentin zengin,
rahat kesiminden ziyade, sıradan insanların hikayelerine odaklandı.
Yazarın bu tavrı, kendi
hayatından izlerdi aslında. Gerçekçiliğinin nedeni, karakterlerin
hissettiklerini bizzat kendisi deneyimlemişti. Karakterlerinin çoğunlukla
söylediği söz şuydu: “Düzen denilen gidişe ayak uyduramayacak
kadar güçlü, onu değiştiremeyecek, hatta etkileyemeyecek kadar güçsüzüm.”
Ölümü
Selçuk, 4 Kasım 1999
yılında geçirdiği mide kanaması sonucu hayatını kaybetti.
1987 yılında yazdığı Gül Gelmeden adlı romanı, ölümünden
sonra 2000 yılında basıldı. 2008’de, Ceviz Ağacına Kar Yağdı adı altında, bütün öyküleri tek kitapta toplandı.
Ödülleri
1973: Haziran ile TDK Öykü Ödülü
1974: Bir Solgun Adam ile Milliyet Roman Ödülleri’nde
mansiyon
1978: Anaların Hakkı ile Sait Faik Hikâye Armağanı
1979: Bozkır Çiçekleri ile Milliyet Roman Ödülleri’nde
mansiyon
Öykü/Roman/Diğer
Haziran (1972)
Anaların Hakkı (1977)
Kış Yolculuğu (1984)
Tortu (1984)
Yelkovan Yokuşu (1989)
Arjantin Tangoları (1992)
Bir Solgun Adam (1975)
Bozkır Çiçekleri (1987)
Güz Gelmeden (2000)
Porselen Bebek (1996)
Charlie’nin Büyük Cam Asansörü (1991)
Türkân Hanım’ın Ölümü (2020)