Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, 10 Kasım’da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 86’ncı yıldönümü nedeniyle Çankaya Köşkü’nde toplandı.
Saat 15.05’te başlayan toplantı yaklaşık 3,5 saat sürdü.
ABD Başkanlık seçimlerinin Türkiye ve bölgeye yansımalarının incelenmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kırgızistan ve Macaristan ziyaretlerindeki diplomatik temaslarının görüşüldüğü toplantıda ve ekonomideki son durum da masaya yatırıldı.
Ayrıca İsrail’in Gazze ve Lübnan saldırılarının da gündem maddesi olarak ele alındığı toplantı sonrası Erdoğan, açıklamalarda bulunuyor.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
“* Sözlerime başlarken 86’ıncı vefat yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle yad ediyorum. Bin yıldır bu toprakların vatanımız kalması için mücadele eden ecdadımızı anıyorum.”
* Sınır ötesi operasyonların kararlılıkla devam edecek. Gelecek dönemde sınırlarımız boyunca oluşturduğumuz güvenli bölgenin eksik halkalarını da tamamlayacağız. Terör örgütleriyle sınırlarımız arasındaki irtibatı tamamen keseceğiz. Bölücü terör örgütünü ülkemiz için tehdit olmaktan çıkaracak operasyonlar devam edecek. Tüm imkânlarımızı sonuna kadar kullanacağız.”
* Türkiye’yi yeniden dış güçlerin kontrolüne sokmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Ülkemizi tekrar emperyalistlerin güdümüne sokmak isteyenler Allah’ın izniyle başaramayacaklar. Faili meçhul cinayetler ve Cumhuriyet Mitingleri gibi hezeyanlarla denediler, olmadı. Bunu Gezi olayları gibi provokasyonlarla denediler, olmadı. Bunu terör örgütlerini şehirlere göndererek denediler, yine olmadı.
* Milletin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik her türlü eylemin Atatürk’e ihanettir. Hangi amaç için olursa olsun, milletimizin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik her eylem Gazi Mustafa Kemal’e ihanettir.
* Atatürk’ü istismar edenler, terör örgütleri ve uzantılarıyla kol kola yürüyecek kadar ileri gitmişlerdir. Bu tutumu milletimizin takdirine bırakıyoruz.
* Atatürk’ün yaptıklarını veya yapamadıklarını vicdanlı bir zeminde tartışmak, alanında uzman bilim insanlarının işidir.
* Türkiye Yüzyılı’nın yıldızı yükselirken, geçmişin kötü hatıralarının izleri silinecek ve tarihin tozlu raflarındaki yerini alacaktır.
* Gelecek dönemde sınırlarımız boyunca oluşturduğumuz güvenli bölgenin eksik halkalarını tamamlayacağız. Terör örgütleriyle sınırlarımız arasındaki irtibatı tamamen keseceğiz. Bölücü terör örgütünü ülkemiz için tehdit olmaktan çıkaracak operasyonlar devam edecek.
* Türkiye’yi tekrar dış güçlerin kontrolüne sokmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Ülkemizi tekrar emperyalistlerin güdümüne sokmak isteyenler Allah’ın izniyle başaramayacaklar. Farklı yöntemlerle denediler, olmadı. Milletimizin feraseti ve devletimizin kararlılığıyla bu girişimleri boşa çıkardık.
* Adımlarla ilerleyerek ya kendi lehimize çevireceğiz ya da Allah korusun, geleceğimizi ipotek altına alacak sorunlarla karşılaşacağız. Bu sorunların önündeki en büyük engel, bölücü terör belasından kurtulmaktır. Elimizdeki tüm imkan ve araçlardan faydalanarak, inşallah ülkemizi bu terör kamburundan ebediyen kurtaracağız.
* Bu konuda hem iktidarımızın hem partimizin hem de Cumhur İttifakı’nın iradesi, azmi, kararlılığı ve dayanışması en üst düzeydedir. Bu vesileyle bir hususun altını bir kez daha kuvvetle çizmek istiyorum: Demokrasi ile şiddet, sivil siyaset ile terör aynı kapta bulunmaz, bulunamaz.
* Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde, sırtını terör örgütüne dayayarak siyaset yapılmasına müsaade edilmez. Avrupa dahil, dünyanın her yerinde böyle bir tavır sergileyen siyasi partiler kapatılır, bu siyaseti yapanlar ise cezai takibata uğrar. Çünkü demokrasinin ilk ve öncelikli şartı, şiddeti reddetmek ve terörle araya kalın duvarlar örmektir.
* Ülkemizde sivil siyasetin meşru kapıları ardına kadar açıkken, hileli yöntemlerle bölücü örgüte hizmet edenlere müsamaha gösterilmesi asla beklenemez. Bu tutarsızlık, bizim gibi milletimizin de gözünden kaçmamaktadır. Yargının ve idarenin bazı belediyelerle ilgili aldığı hukuki ve idari tedbirler konusunda iki haftadır ortalığı ayağa kaldıranlar, maalesef kanlı ellerin yerel yönetimlere uzandığını ısrarla görmezden gelmektedir.
* Seçilmiş başkanlar değil de, örgütün atadığı belirsiz tipler tarafından yönetilen belediyelerin şehirleri yerine terör örgütüne hizmet ettiği, izahtan vareste bir durumdur.
* Ülkenin en eski partisi, birilerinin kişisel kariyeri uğruna kurulan ittifakın etkisiyle, müttefiklerini Türkiye’ye entegre etmek yerine kendisini enfekte etmekte, zehirlemekte ve kurucu değerlerinden sapmaktadır. Artık ortada bir ana muhalefet partisi değil, sadece muhalefet kalmıştır. Bu parti, giderek ittifak ortaklarının rengini almakta, siyaset diline ve üslubuna bu benzerlik yansımaktadır. Atalarımızın dediği gibi, “Üzüm üzüme baka baka kararır.”
* Bu dejenerasyona, söz konusu partinin kendi bünyesinden de haklı itirazların yükseldiğini duyuyor ve okuyoruz. Tekrar ifade ediyorum; hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, milletten sandıkta aldığı yetkiyi millet için kullananlarla hiç kimsenin bir sorunu olamaz. Teröre, teröristlere ve Kandil’in komiserlerine iradesini teslim etmeyenlere devlet olarak gereken desteği sağlamaktan çekinmeyiz.
* Nitekim bu doğrultuda irade gösteren, seçildiği yere bakılmaksızın tüm belediye başkanlarına devletimiz tüm imkanlarıyla destek vermektedir. Ancak milletin emanetinin ve ülkenin imkanlarının terör baronlarına peşkeş çekilmesine de, yine partisine bakmaksızın, kimse kusura bakmasın, göz yumamayız.
* Bugüne kadar tüm adımlarımızı hukuk ve demokrasi çerçevesinde, yargı ve mahkeme kararları doğrultusunda attık. Bundan sonra da hukukun üstünlüğü ve milli iradenin hakimiyeti ilkesi doğrultusunda hareket edeceğiz.
Ayrıntılar geliyor…