Yılmaz, bir grup gazeteciye yaptığı açıklamada Türkiye’nin su stresi altında olduğunu anımsatarak, su kaynaklarını korumak adına toplumda bitkisel atık yağ toplama ve geri dönüşüm bilincinin geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Dünya Sağlık Örgütü’nün araştırmasına göre, küresel nüfusun yüzde 40’ının su kıtlığıyla mücadele ettiğini söyleyen Yılmaz, “Büyük bir risk altındayız. Özellikle lavabolara dökülen atık yağlar başta olmak üzere evsel atık yağlar ve sular, tarımsal kimyasallar ve endüstriyel atıklar su kaynaklarımızı doğrudan tehdit ediyor, içme suyumuzu kirletiyor. Bu maddeler doğaya karıştığında, su kaynaklarının temizlenmesi çok daha zor. Su kıtlığı tarımsal üretime de zarar veriyor. Bu da gıda fiyatlarının artmasına ve gıda kıtlığına yol açabilir” diye konuştu.
6 BÜYÜK SU HAVZASI KIRMIZI ALARM VERİYOR
Yılmaz, su kaynaklarını korumada bireysel sorumlulukların önemine dikkat çekerek, “1 litre atık yağ, 1 milyon litre içme suyunu kirletiyor. Geri dönüşümle kaynaklarımızı koruyabiliriz. En basitinden atık yağlarımızı lavaboya dökmeyerek ve şişelerde biriktirerek hem çevreye fayda sağlayabilir hem de ekonomiye katkıda bulunabiliriz. Atık yağlardan üretilen enerjinin ülke ekonomisine sağladığı katkı göz ardı edilemez. Yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları, su kaynaklarını koruma ve geri dönüşüm bilincini artırma konularında daha fazla adım atmalı” dedi.
Türkiye’de büyük kentlerde içme ve kullanma sularının yüzde 45’inin yer altı sularından çekildiğini, 6 büyük su havzasının kırmızı alarm verdiğinin altını çizen Yılmaz, “Meriç-Ergene, Akarçay, Büyük Menderes, Konya Kapalı, Doğu Akdeniz ve Asi havzalarında yer altı su seviyeleri her geçen gün düşüyor ve kalitesi bozuluyor. İklim krizinden kaynaklı olarak su seviyelerinin düşmesi suyun daha fazla kirlenmesine yol açabilir. Bundan dolayı bulunduğumuz her alanda suyu korumak için dikkatli davranmamız gerekiyor” dedi.
TÜRKİYE O 17 ÜLKEDEN BİRİ
Kişi başına kişi başına düşen tatlı su miktarı 10 bin metreküpten fazla olan ülkelerin, su zengini kabul edildiğini, yüksek nüfus artışı yüzünden Türkiye’de kişi başına düşen tatlı su miktarının son 60 yılda dört kat azalarak 1.300 metreküpe düştüğünü vurgulayan Yılmaz, “Diğer resmi verilere baktığımızda; Türkiye su stresi altındaki 17 ülkeden biri. Su stresi, su kaynaklarının talepleri karşılamak için yetersiz olması demek. Türkiye’nin artan nüfusu ve kuraklık riski göz önüne alındığında, su stresi sorununun gelecekte daha da artacağı öngörülüyor” diye konuştu.