Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Dokuz Eylül Üniversitesi Sualtı Kültür Mirası ve Denizcilik Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezince (SUDEMER), Doç. Dr. Harun Özdaş başkanlığında Ayvalık açıklarının su altı kültür mirası haritalandı.
Türk bilim insanlarınca tasarlanan ve yerli imkanlarla üretilen robotik sualtı araçlarıyla yapılan araştırmalarda, SUDEMER Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Nilhan Kızıldağ’ın koordinatörlüğünde ilçenin 2,5 mil açıklarında, milattan sonra 5. yüzyıl sonuna tarihlenen gemi batığı tespit edildi.
Yaklaşık 10 bin seramik tabağın bulunduğu batığın, “Ege ve Akdeniz’de bulunan en büyük tabak batığı” olduğu ifade edildi. Ege ve Akdeniz kıyılarında tabak ticaretini gösteren buluntunun, açık denizde olmasından dolayı çok iyi korunduğu belirtildi.
Kuzey Afrika ya da Kıbrıs’tan İstanbul’a yola çıktığı düşünülüyor
SUDEMER Müdürü Doç. Dr. Harun Özdaş, Mavi Miras Sualtı Araştırma Projesi kapsamında bu yıl yoğunluğu Kuzey Ege’ye verdiklerini söyledi.
Su altı kültür mirasının coğrafi bilgi sistemini oluşturmayı amaçladıklarını vurgulayan Özdaş, Ayvalık açıklarında sonar teknolojisiyle akustik haritalama çalışması gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Özdaş, 43 metre derinlikte bazı anomaliler tespit ettiklerini anlatarak, şu bilgileri verdi:
“Yüksek teknoloji cihazlarımızla bu anomalilere dalışlar yaptık ve batığın yerini tespit ettik. Bu keşif, gelişmiş robotik sistemlerimiz sayesinde oldu çünkü kıyıdan yaklaşık 2,5 mil açıkta 43 metre derinlikte. Standart dalışlarla bulunabilecek bir coğrafyanın dışındaki alanda büyük yığınla karşılaştık. Bu yığının özelliği de bizim genelde çalışmalarımızda tespit ettiğimiz amforalardan değil, her biri yaklaşık 15-20 kümeler halinde, iç içe geçmiş tabaklardan oluşması. Bugüne kadar Ege ve Akdeniz’de bilinen en büyük tabak batığını bulduk. İlk belirlemelere göre, geminin Kuzey Afrika ya da Kıbrıs’tan geldiğini düşünüyoruz. Ayvalık açıklarında olasılıkla bir fırtına sonrasında batmış bir gemi.”
Geminin yaklaşık 15 metre uzunlukta, 9 metre genişlikte olduğunu vurgulayan Özdaş, az miktarda amforaya da rastladıklarını belirtti.
Doç. Dr. Harun Özdaş, bugüne kadar Kıbrıs, Kuzey Afrika, Mısır, Suriye’de üretilen seramiklerin Anadolu’ya, Yunanistan ya da İtalya’ya götürüldüğünün bilindiğini fakat bunların ticaretine ilişkin su altında çok net buluntuya rastlanmadığını dile getirdi.
“Müze açacak sayıda buluntuya ulaştık”
Özdaş, tabakların 5-6 farklı biçimde olduğuna değinerek, şunları söyledi:
“30 yıldır Türk denizlerinde yaptığımız çalışmalarda böyle büyük zenginliğe ulaşmak, bizim için büyük mutluluk kaynağı oluşturdu. Geminin ana kargosunu tabaklar oluşturuyormuş. Fotogrametrik çalışmalar bize yüzeyde 10 bin tane tabak olduğunu gösterdi. Bu batıklar bizim için büyük önem arz ediyor. Bu batığın en büyük özelliklerinden bir tanesi bugüne kadar dokunulmamış olması, el değmemiş bir batık korunmuş. Çeşitlilik ve buluntu adeti açısından baktığınızda çok büyük koleksiyonu barındırmakta. Konu Kültür ve Turizm Bakanlığı ile paylaşıldı. 2025 yılında ayrı çalışma yapılması mümkün gibi görünüyor. Yani müze açacak sayıda buluntuya ulaştık.”