Her yıl geleneksel olarak bir sonraki yıl için kehanetlerini sıralayan The Economist dergisinin ‘The World Ahead 2025’ temalı geniş dosyasının tam versiyonu parçalar halinde yayınlandı. Derginin yazılı baskısı öncesi açıkladığı kehanetlerden bazıları şöyle:
AVRUPA GÜVENLİĞİNİ BEKLEYEN TEHDİT
The Economist’in Savunma Editörü Shashank Joshi, “Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü, Avrupa için şok etkisi yaratan bir an” dedi ve Avrupa’nın güvenliği için 2025 öngörülerini şöyle sıraladı:
“Kıta güçleri, Ukrayna savaşında Rusya’nın üstünlük sağladığı tam da bu dönemde, temel ittifaklarının aşınması veya belki de çözülmesi tehdidiyle karşı karşıya. Avrupa, Kremlin ile uzlaşma yolunu bulmak ya da Ukrayna’nın mali açıdan ayakta kalmasını ve Vladimir Putin’in geri püskürtülmesini sağlamak için savunma ve güvenlik harcamalarını büyük ölçüde artırmak arasında sert bir seçimle yüzleşiyor. Bu tartışma Avrupa’yı birleştirebilir, ancak aynı ölçüde bölebilir de.”
Mark Rutte ve Trump. Fotoğraf: AP (Arşiv)
‘RUTTE, TRUMP’IN EGOSUNU OKŞAYACAK’
“20 Ocak’taki yemin töreninin ardından geçen aylarda, Trump’ın göreve başlamasıyla birlikte Avrupa hükümetleri, zararı sınırlamaya çalışacak. Liderler, bakanlar ve yetkililerden oluşan bir heyet, Trump’ı ve danışmanlarını Amerika’nın NATO’ya olan bağlılığını teyit etmeye, Ukrayna’ya Amerikan yardımlarını almasını sürdürmeye çalışacak. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Trump’ın egosuna hitap ederek, Avrupa’nın yeniden silahlanmasından tamamen kendisinin sorumlu olduğunu ve Avrupalıların, Amerika’nın Çin gücünü sınırlama çabasında hayati ortaklar olduğunu söyleyecek.”
FARKLI BİR TRUMP MI OLACAK?
Derginin Trump kehaneti ABD editörü John Prideaux’dan geldi: “Her ne kadar aynı kişi olsa da, Amerika’nın 47’nci başkanı, 45’inci başkan olduğu dönemden daha az kısıtlamayla karşılaşacak. Donald Trump, bu döneminde ekibinden ve partisinden ilk dönemine kıyasla daha fazla itaat görecek. Ancak bu, hiçbir kısıtlama ile karşılaşmayacağı anlamına gelmiyor. Peki, 2025’te iç politika gündeminde nerelerde istediğini yaptırabilir ve nerelerde zorluk yaşayabilir?”
“Önümüzdeki yıl, Cumhuriyetçi gruplar arasında parti içi mücadeleler yaşanacak. Mahkemeler Trump’ın her istediğini yapmasına izin vermeyecek. Amerika’nın federal sistemi, eyaletlere ve şehirlere önemli yetkiler devrediyor. Trump’ın iki yıl için senatoda kontrolü koruyup koruyamayacağı da belli değil. Bu faktörler Trump’ın seçim vaatlerinin ne kadarını başarabileceğini şekillendirecek.”
‘UKRAYNA’DAKİ ÇATIŞMALAR YAVAŞLAYABİLİR’
The Economist’in Avrupa editörü Christopher Lockwood Ukrayna-Rusya cephesi için şu kehanetlerde bulundu:
“24 Şubat’ta Ukrayna’daki savaş dördüncü yılına girecek. Çatışma, şimdiye kadar 200 bin’den fazla ölüme ve bunun üç ila dört katı kadar yaralanmaya neden oldu. Milyonlarca insan yerinden edildi ve Ukrayna ekonomisi yerle bir oldu. Kadın ve çocukların büyük ölçüde ülkeden kaçmasının ardından Ukrayna, bir demografik zaman bombasıyla karşı karşıya.”
‘PUTİN’İN KENDİSİ DE BİLİYOR’
“Rusya’nın ekonomisi de Batı yaptırımları, Vladimir Putin’in doymak bilmeyen asker ihtiyacının neden olduğu iş gücü sıkıntısı ve çok sayıda insanın yurt dışına gitmesiyle büyük zarar gördü. Kasım ayının başlarında, enflasyon çift hanelerdeydi, faiz oranları %21 seviyesindeydi ve bütçenin %40’ı askeri ve güvenlik harcamalarına ayrılmıştı. Putin’in çevresi muhalifleri susturuyor, ancak çoğu Rus’un bıkkın olduğunu kendisi de biliyor.”
‘TÜM AVRUPA O SEÇİMİ İZLEYECEK’
The Economist Almanya muhabiri Vendeline von Bredow, tüm Avrupa’nın izleyeceği seçimi yazdı:
“Polonya, muhtemelen Mayıs 2025’te yapılacak bir cumhurbaşkanlığı seçimiyle popülist-milliyetçi Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PiS) geleceğini belirleyecek. 2001 yılında muhafazakar Polonya’yı fetheden tek yumurta ikizleri Jaroslaw ve Lech Kaczynski tarafından kurulan bu partinin kaderi, son yıllarda aşırı sağ partilerin giderek daha fazla güç kazandığı Avrupa’daki diğer ülkeler için bir ölçüt olacak.”
İllüstrasyon: iStock
‘AVRUPA MALİ SIKINTI YAŞAYACAK’
The Economist Avrupa Ekonomi Editörü Christian Odendahl, “Avrupa Birliği görünüşte bir borç sorunu yaşamıyor. Üye ülkelerin toplam kamu borcu, GSYH’nin %84’ü civarında; bu oran, İngiltere’nin %104’lük, Amerika’nın %123’lük ve Japonya’nın %255’lik borç oranlarından çok daha düşük. Pandemi sonrası toparlanma fonunu finanse eden AB tahvilleri gibi yaklaşık 1 trilyon euroluk (1.1 trilyon dolar) ortak borç da dahil edilse bile, bu oran GSYH’nin %90’ını aşmıyor. Ancak kıta, 2025 ve sonrasında mali bir sıkışıklıkla karşı karşıya kalacak. Bu durum, bölünmeleri körükleyecek, Avrupa’nın büyümesini neredeyse sıfıra düşürecek ve güvenlik harcamalarını artırmakla Ukrayna’ya desteği sürdürme çabalarını baltama riski taşıyacak” dedi ve ekledi:
“Bu sıkışıklığın sebeplerinden biri düşük büyüme. Almanya’nın ekonomik büyümesi neredeyse sıfır ve 2025 Şubat’taki federal seçimlere kadar iyileşme ihtimali düşük. Fransa ve İtalya hala büyüme gösteriyor, ancak çoğunluğu zengin ülkelerden oluşan bir kulüp olan OECD’ye göre, her iki ülkenin de 2025’te %1’den biraz fazla büyümesi bekleniyor. Bu yavaşlama döngüsel değil, zayıf büyüme potansiyelini yansıtıyor. Bunun sonucunda vergi gelirlerindeki artış sınırlı kalacak, ancak harcama talepleri birikmeye devam edecek.”
‘ALMANYA SAĞA KAYACAK’
The Economist’in Berlin şefi Tom Nuttall, ülkeyle ilgili kehanetinde şunları söyledi: “Almanya, Kasım ayında üç partili koalisyonunun sona ermesinin ardından 2025 yılına, beklenenden yedi ay önce, Şubat sonlarında yapılacak erken seçim için hazırlık yaparak girecek. Bu sürpriz seçim, Avrupa’nın en büyük ekonomisinin, başlıca zorluklarından biri olan çöken sanayi modeline ve Donald Trump’ın geri dönüşüne karşı koyma fırsatı sunuyor. Muhalefetin merkez sağdaki Hristiyan Demokratlar (CDU) ve onların Bavyeralı müttefikleri Hristiyan Sosyal Birliği (CSU) tarafından başbakan adayı olarak gösterilen Friedrich Merz, Sosyal Demokrat (SPD) mevcut başbakan Olaf Scholz’un yerine geçmeye yakın görünüyor. 69 yaşındaki Merz uzun yıllara dayanan iş dünyası geçmişiyle ve agresif tavrığyla kendisini Almanya’yı ekonomik çıkmazdan kurtarmanın en iyi şansı olarak sunacak. Merz’in, Angela Merkel’in ardından CDU’nun sağında bir kampanya yürütmesi bekleniyor. Aşırı sağdaki Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin desteğini engellemeyi uman Merz, son yıllarda Almanya’yı zora sokan düzensiz göçmen soruyula ilgili de sert ifadeler kullanmayı planlıyor.”
2025’TE TRUMP’I ZORLAYACAK BİR DÜNYA
The Economist diplomasi uzmanı Anton La Guardia, 2025 kehanetlerinde “Donald Trump’ın karşılaşacağı zorlu dünyayı anlamak için, Temmuz ayında yayınlanan ulusal güvenlik üzerine yapılan iki partili bir komisyonun 75 sayfalık raporuna göz atabiliriz. Raporda ‘Amerika’nın karşı karşıya olduğu tehditler, 1945’ten bu yana karşılaşılan en ciddi ve en zorlu tehditler ve kısa vadede büyük bir savaş olasılığı da dahil olmak üzere, en ciddi tehditleri içeriyor’ diyor. Amerika, birden fazla bölgesel çatışmaya aynı anda müdahil olmak zorunda kalabilir, bu çatışmalar küresel bir savaşa dönüşebilir. Komisyon üyeleri, ülkenin bu tür savaşlara hazır olmadığınıbelirtiyor. Dahası, Amerikalıların çevrelerindeki dünyanın kararmakta olduğunun pek farkında olmadığı belirtiliyor.”
“Yeni başkan, birkaç krizi devralacak. Amerika, uzun süredir süren savaştaki iki dostunu ‘Ukrayna ve İsrail’i destekliyor; Asya’da ise Tayvan, Kore Yarımadası veya Filipinler konusunda olası bir çatışma riskiyle gerilimler artıyor. Bu sorunlar, yönetilmesi daha da zor çünkü en önde gelen dört otokrasi yani, Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore giderek daha fazla ortak nokta buluyor. Nükleer tehditler de artıyor. Dörtlü, gerçek bir ittifak oluşturuyor mu sorusu ayrı bir mesele, fakat bu derinleşen ortaklık hızla Washington’un dış politika tartışmalarının referans çerçevesi haline geliyor. Her kriz, giderek daha geniş jeopolitik rekabetlerle bağlantılı hale geliyor.”
Justin Trudeau. Fotoğraf: AA (Arşiv)
‘KANADA TRUDEAU’YA VEDA EDEBİLİR’
The Economist Kanada muhabiri Robert Russo, Kanada için önemli bir kehanette bulunarak şunları söyledi:
“Justin Trudeau, muhtemelen son seçim kampanyasını başlattı. Kanada başbakanı, desteklerinin yıl boyunca kesintisiz bir şekilde gerilemesine rağmen, dördüncü kez seçilmek için ısrarcı bir şekilde mücadele ediyor. Trudeau ve Liberal Parti’ye karşı duyulan antipati o kadar büyük ki, 2024 yılı boyunca yapılan anketlere göre Kanada seçmenlerinin dörtte üçü onlara onay vermeyi tercih etmiyor. Faiz oranlarının düşmesi, enflasyonun %2’nin biraz üzerinde sabitlenmesi ve konut fiyatlarının hızla artışında bir duraklama olması, Trudeau’nun desteğindeki düşüşü durdurmaya pek katkı sağlamadı.”
“Eylül 2024’teki özel seçimlerde, yıllarca Liberal Parti’nin sağlam kalelerinden olan iki bölge, onun çekiciliğini doğrudan test etti. Liberaller her ikisini de kaybetti ve bu, bir zamanlar güçlü destekçileri tarafından Trudeau’nun liderliği hakkında sert sorulara yol açtı. Birçok kişi, Amerika Birleşik Devletleri’nde Demokratların, biletin üst kısmındaki değişimi hızlı ve kan dökmeden yapmasını kıskanarak güney sınırına bakıyor. Bazı Liberaller, eski İngiltere Merkez Bankası başkanı Mark Carney de dahil olmak üzere, Trudeau’nun dokuz yıl önce partiye hayat verdiği bu noktada geri çekilmeyi seçmesi ihtimaline karşı liderlik kampanyalarını kurmaya başladılar.”
HAMANEY VE TRUMP BULUŞUR MU?
Dergi, İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ve ABD Başkanı Donald Trump ile ilgili de ilginç bir soru sordu:
“İran, 2017’de Trump göreve geldiğinde onunla çatışmaya girmek zorunda değildi. Trump, Barack Obama’nın 2015’te müzakere ettiği Kapsamlı Ortak Eylem Planı’ndan (JCPOA) daha iyi bir anlaşma istediğini söylemişti. Trump, İran’ın bölgesel vekil güçlerini sınırlamak istiyordu, ancak en çok istediği şey, Kuzey Kore’nin lideri Kim Jong Un ile yaptığı gibi, Hamaney ile bir fotoğraf çekimiydi. Bu yıl o fotoğraf verilir mi?”
Görsel: iStock.
‘ÇİP SAVAŞLARI ŞİDDETLENECEK’
The Economist küresel ekonomi muhabiri Shailesh Chitnis, ABD-Çin arasındaki asıl rekabetle ilgili kehanetini şöyle aktardı:
“Gelişmiş çip üretimi teknolojisi, yarı iletken üretiminde üstünlüğünü Tayvan’a kaptırmasından on yıl sonra, 2025’e Amerika’ya geri dönecek. İronik bir şekilde, bu dönüşü Tayvanlı bir çip devi olan TSMC, önümüzdeki yıl Arizona’daki yeni üretim tesisinde (“fab”) son teknoloji çipler üreterek gerçekleştirmesiyle başlayacak. Amerikan hükümeti, çip üreticilerinin 2030 yılına kadar tüm ileri teknoloji çiplerin yaklaşık beşte birini ülke içinde üretmesini umut ediyor.”
“Gelişmiş çip üretimini canlandırmak, Amerika&nın stratejisinin bir parçası; diğer kısmı ise Çin’in çip üretme hedeflerini engellemek. Amerika, 2022’den beri Çin’e üstün çiplerin ve çip üretim araçlarının ihracatını yasaklıyor. Buna karşılık Çin, yerel sanayisine büyük yatırımlar yaptı. Donald Trump’ın Çin’e karşı daha sert bir tutum takınması beklenirken, çip savaşları önümüzdeki yıl daha da şiddetlenecek.”
‘FAİZ ORANLARI KESKİN BİR DÜŞÜŞ YAŞAYACAK’
“Pandemi, enflasyon dalgalanması ve Ukrayna’nın işgali gibi bir dizi şok yaşayan küresel ekonomi, nelerin değiştiğiyle yüzleşiyor” diyen derginin faiz kehanetleri:
“2024 yılı, birkaç sarsıntıyla da olsa, dünya merkez bankalarnın kontrollü bir iniş yaptığı bir yıl oldu. Sadece derin resesyonların yüksek enflasyonu aşağı çekebileceği yönündeki karamsar tahminler yanlış çıktı. Bunun yerine, faiz oranlarındaki keskin artışlar, arz tarafındaki iyileşmeler ve zamanın etkisi işini yeterince iyi yaptı. Enflasyon, zengin dünyada %2 seviyesinde veya bu seviyeye yakın; ticaret savaşları ya da başka şoklar olmadıkça düşük kalması bekleniyor. Çoğu zengin ülkede ekonomi açısından haberler oldukça olumlu. Büyüme oranları güçlüden orta seviyeye kadar değişiyor, ancak en azından negatif değil. Hisse senedi fiyatları hala rekor seviyelerde. İşsizlik oranı ise tarihi düşük seviyelere yakın.”
“Her şey yolunda mı? Neredeyse. Ekonomi normale dönmüş olabilir, ancak ekonomi politikaları henüz normale dönmedi. Faiz oranları, 2007-09 finansal krizinden önceki seviyelerden bu yana en yüksek düzeyde. Çoğu merkez bankası ki bunlara Amerikan Merkez Bankası (Fed), Avrupa Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası dahil, faiz oranlarını ancak 2024 yazında veya sonbaharında indirmeye başladı. 2025’te daha büyük düşüşler bekleniyor. Piyasalar, Amerika, İngiltere ve euro bölgesinde faiz oranlarında yaklaşık bir yüzde puanlık ek düşüş öngörüyor.”
Fotoğraf: iStock.
‘KANSER AŞILARI İÇİN DÖNÜM YILI OLACAK’
The Economist sağlık editörü Natasha Loder’ın 2025 sağlık kehaneti ise şöyle:
“On yıllardır süren hayal kırıklıklarının ardından, bağışıklık sistemini kansere karşı harekete geçirecek aşılar yaratma çabaları yeniden umut vadediyor. 2025 yılında bu alanda çığır açıcı gelişmeler mümkün görünüyor. Bu iyimserlik, mRNA teknolojisindeki ilerlemelerden ve kişiselleştirilmiş tıptan kaynaklanıyor. Özellikle, Moderna ve Merck tarafından geliştirilen ve denemelerde başarılı sonuçlar veren mRNA-4157 adlı bir melanoma aşısı umut vadediyor. 2025’te Amerika’nın ilaç düzenleyicisi FDA’nın bu aşıyı onaylaması bekleniyor. Ayrıca, İngiltere’de NHS’in BioNTech ile iş birliği yaparak kurduğu ‘Kanser Aşısı Başlatma Platformu’, kolon, pankreas ve melanoma kanserlerine yönelik mRNA bazlı kişiselleştirilmiş aşılar için binlerce hastayı hızla denemelere almayı amaçlıyor.”
“Kişiselleştirilmiş aşılar, hastanın belirli mutasyonlarına göre uyarlanıyor ve bağışıklık sistemini, kanser hücrelerini benzersiz genetik yapıları temelinde tanımaya ve saldırmaya eğitiyor. İlk adım olarak biyopsi yapılıyor, ardından tümörün dizilimi çıkarılıyor, bağışıklık sistemi tarafından tanınabilecek proteinler üretebilecek mutasyonlar belirleniyor ve nihayetinde bu işaretçileri hedef alan bir aşı üretiliyor. Tüm bu süreç, pandemi sırasında mRNA teknolojisindeki ilerlemeler ve bağışıklık sistemini harekete geçirecek moleküler işaretçileri tahmin etmek için yapay zekanın kullanılması sayesinde altı hafta içinde tamamlanabiliyor.”
2025’İN ÖNEMLİ UZAY GÖREVLERİ
The Economist bilim yazarı Tim Cross, “Gelecek yılın sonunda, astronotlar yarım yüzyıldan uzun bir aradan sonra Ay’a dönmeyi planlıyor. Bu cümle bazı okuyuculara tanıdık gelebilir. Bunun sebebi, aynı öngörüyü geçen yılki The World Ahead sayısında da yapmış olmamız. O dönemde, Amerika’nın Artemis programının ilk insanlı uçuşu, insanların Ay’a dönüşünü başlatacak bir yörünge uçuşu görevi için hedef tarih 2024 sonuydu. Ancak Orion uzay aracının ısı kalkanı ve yaşam destek sistemleriyle ilgili endişeler bu hedefi erteledi” dedi ve ekledi:
“Bu sorunların çözülmüş olduğu varsayıldığında, 2025’in sonlarında dört astronot, Orion’u on günlük bir test sürüşüne çıkaracak. Astronotlar Ay’a inmeyecek, ancak sekiz şeklinde bir yörünge çizerek Dünya’ya geri dönecek.”
Görsel: iStock
‘SATÜRN’ÜN HALKALARI 2025’TE KAYBOLACAK’
The Economist, “Yüzyılda bir bile olsa tuhaf astronomik olaylar huzursuzluk yaratabiliyor” dedi ve ekledi: “Satürn’ün halkaları için de durum böyle.
2025 boyunca, Mart’tan Kasım’a kadar, dev gezegenin ayırt edici halkaları gözden kaybolacak. Bunun nedeni oldukça basit. Birkaç on metreden birkaç yüz metreye kadar değişen kalınlıklara sahip halkalar, 282 bin km genişliğinde devasa bir yapı oluşturuyor, yani gezegenin kendisinden iki kat daha geniş. Halkalar, kayalardan ve kum tanesi büyüklüğündeki buz parçalarından oluşuyor. Satürn, Güneş etrafındaki 29 yıllık yolculuğunu tamamlarken, eğimi nedeniyle halkalar zamanın yarısında yukarıdan, diğer yarısında ise aşağıdan aydınlanıyor. Ancak iki ara noktada, halkalar Güneş’e tam olarak yan dönüyor ve uzaktaki gözlemcilere tamamen kaybolmuş gibi görünüyor.”