Zonguldak’ta Afgan işçinin cesedinin yakıldığı davada verilen karar isyan ettirdi


Zonguldak’ta, ruhsatsız bir maden ocağında çalışırken hayatını kaybeden Afganistan uyruklu işçi Vezir Mohammad Nourtani’nin cesedi ormanda yanmış halde bulunmuştu. Bu olayla ilgili olarak 3’ü tutuklu, 6 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı.

Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar A.A. (52), E.G. (34) ve tutuksuz sanık S.K. (28), Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, tutuklu sanık H.K. (46) ve tutuksuz sanıklar A.Ç. (46) ile E.D. (22) de salonda hazır bulundu. Sanıkların yakınları ve taraf avukatları da salonda yer aldı.

“TÜRKİYE’YE SIĞINDIK, SESİMİZİ KİME DUYURACAĞIZ”

Nourtani’nin eşi Qamer Gül Meliki, duruşmada duyduğu acıyı dile getirerek, “Evime ekmek getiren, kirasını ödeyen, elektriğimi karşılayan kocam artık hayatta değil. Şimdi evdeki iki hastanın masraflarını karşılayamıyorum. Sanıklar bizim hayatımızı mahvetti” dedi. Meliki, sanıkların beraatini talep etmelerini eleştirerek, “Eşim öldü, hayatımız yıkıldı. Benim çocuklarım çocuk, hayatım hayat değil mi? Kocamı öldürdünüz, hayatımızı mahvettiniz. Türkiye’ye sığındık, sesimizi kime duyuracağız?” şeklinde duygusal bir açıklama yaptı.

Meliki’nin avukatı Kerim Bahadır Şeker, mahkemenin adil bir yargılama yapmadığını öne sürerek, duruşma zaptının eksik yazıldığını ve her seferinde söylediklerini tekrar etmek zorunda kaldığını belirtti. Ayrıca, Şeker, “Dosyada baştan savma bir yargılama yürütülüyor, karar duruşması ifadesi de bunun kanıtıdır. Mahkeme, dosyanın bozulmasından korkarak hızlı bir şekilde karar almak istiyor” dedi.

SANIK AVUKATI, ORTAMI GERDİ

Duruşma sırasında, Şeker ve mahkeme heyeti arasında yaşanan gerginlik, sanık avukatlarından birinin “Dalga geçiyor” demesiyle daha da tırmandı. Şeker’in karşılık olarak “Sıra sana da gelecek” demesi üzerine, avukat, bu sözlerin tehdit içerdiğini belirterek zabıtaya geçilmesini talep etti. Şeker, sözlerinin kesildiğini ve doğru şekilde yazılmadığını savunarak, mahkeme heyetinin tavrına tepki gösterdi.

Duruşma sırasında mahkeme başkanı, Şeker’in salondan çıkarılmasına karar verdi. Şeker, salondan çıkmayı reddederek baro temsilcisiyle görüşmek istedi. Bir süre sonra duruşmaya ara verildi ve Şeker salondan çıktı.

Duruşma yeniden başladığında, Meliki’nin tekrar söz almak istemesi üzerine bir tartışma yaşandı. Mahkeme heyeti, daha önce söz verdiğini belirterek Meliki’ye tekrar söz verilmedi. Bu duruma tepki gösteren DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, “Bu kadar tek taraflı olunmaz, tutanaklarımı tutuyorum” diyerek durumu protesto etti.

Mahkeme sonunda sanıklar, savunmalarında beraat ve tahliyelerini talep etti. Tutuklu sanık H.K., suçlamaları kabul etmeyerek, “Rahmetli işçiye elimden gelen ilk yardımı yaptım. O ölmüştü, üzgünüm. Ailesine maddi yardımda bulunacağım” dedi. H.K.’nin avukatı, ölüm nedeninin net olarak belirlenemediğini, şüpheden sanıkların yararlanması gerektiğini savundu.

Mahkeme, tutuklu sanıklar E.G. ve H.K.’yi “bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan 5’er yıl 8 ay hapis cezasına çarptırırken, diğer tutuklu sanık A.A.’yı ise “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum etti. Tutuksuz sanıklar E.D. ve S.K. aynı suçtan 2 yıl hapis cezası aldı. Olayın aydınlatılmasında kolluk kuvvetlerine yardımcı olan A.Ç.’ye ise takdiri indirim uygulanarak 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına, tutuksuz sanıklar için ise yurt dışına çıkış yasağının sürmesine karar verdi.

“HAKKIMI HELAL ETMİYORUM”

Duruşma sonrası gazetecilere açıklamalarda bulunan avukat Kerim Bahadır Şeker, mahkemenin hukuku ihlal eden bir karar verdiğini belirterek, SEGBİS ile alınan ses kayıtlarının talep edilmesine rağmen mahkemenin bunu reddettiğini ifade etti:

Bu durumu kesinlikle kabul etmiyoruz. İlgili heyet hakkında görevini kötüye kullanma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından suç duyurusunda bulundum. Ayrıca Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) bildirimde bulunduk. Bu tutanaklar ve duruşma salonundaki tanık ifadeleriyle birlikte şikayetimizi güçlendireceğiz.

Nourtani’nin eşi Qamer Gül Meliki ise mahkeme sürecine dair şunları söyledi:

Mahkemede herkesin söyledikleri yazıldı ama ben susturuldum. Söz hakkı bile verilmedi. Buraya boşuna gelmiş gibi hissediyorum. Kaç kez para teklif ettiler ama kabul etmedik, ‘Mahkememiz hakkımızı verecek’ dedik. Ama artık hakkımı helal etmiyorum. Hayatım mahvoldu, iki hastam var, geçici değil, kalıcı hastalıklar. Babalarına ihtiyaçları vardı, ama o da artık yok. Benim hayatımı mahvettiler ve elbet aynısı onların başına gelir.

DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki de duruşmada söz alarak, “Vezir Mohammad Nourtani, Taliban rejiminden kaçıp bu ülkeye sığınan bir insandı. Ailesinin geçimi için madende çalışmaya başlamıştı. Ne yazık ki katledildiği kesinleşti. Ailesi için adaletin sağlanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

OLAYIN GEÇMİŞİ

Zonguldak Kırat Mahallesi’ndeki ormanlık alanda, 10 Kasım 2023 tarihinde yanmış bir ceset bulundu. Yapılan incelemeler sonucu, cesedin 3 çocuk babası, Afganistan uyruklu 50 yaşındaki Vezir Mohammad Nourtani’ye ait olduğu belirlendi.

Soruşturma çerçevesinde, ruhsatsız faaliyet gösterdiği öne sürülen maden ocağı sahiplerinin de aralarında bulunduğu 6 şüpheli gözaltına alındı. Zanlılardan A.A., E.G. ve H.K. tutuklanırken, E.D., A.Ç. ve S.K. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Nourtani’nin, ruhsatsız maden ocağında çalışırken fenalaşıp hareketsiz kaldığı, ardından ormana götürülüp üzerine benzin dökülerek yakıldığı iddia ediliyordu. Nourtani’nin cesedinin bulunmasından dört gün önce, jandarma ekipleri tarafından yapılan denetimlerde, maden ocağının patlayıcılarla kullanılamaz hale getirildiği ancak zanlıların yeni bir giriş açarak ocağı tekrar faaliyete geçirdikleri tespit edilmişti.



Notice: ob_end_flush(): Failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/wphaberbotu/public_html/wp-includes/functions.php on line 5464