Araştırma, The Global Dynamics of Inequality (GINI) projesi kapsamında yürütüldü ve 14 Nisan’da PNAS dergisinde yayımlandı. İnceleme, Mesoamerika’dan Asya’ya, Kuzey Amerika’dan Avrupa’ya kadar bin farklı yerleşimden elde edilen ev büyüklüklerini temel aldı.
Evlerin büyüklüğü, o toplumdaki servet dağılımının bir yansıması olarak kabul edildi. Bu ölçümler, modern ekonomide de kullanılan Gini katsayısı ile analiz edildi. 0’a yakın değer eşitliği, 1’e yakın değer ise tam eşitsizliği temsil ediyor.
Live Science yar alan habere göre; araştırmanın başyazarı, Chicago’daki Field Müzesi’nden arkeolog Gary Feinman, eşitsizliğin “doğal” ya da “kaçınılmaz” olduğu iddialarının, bu çalışmayla çürütüldüğünü belirtiyor. Ona göre, bu tür kabuller eşitlikçi politikaların önünü tıkıyor.
Veriler, bazı toplumların servet dağılımını dengeleyici yasalar ve uygulamalarla eşitsizliği sınırlayabildiğini ortaya koydu. Örneğin Antik Atina’da zengin bireylerin halka açık etkinlikleri finanse etmesi bekleniyordu. Bazı toplumlarda ise ölen kişilerin borçları silinir ya da malları topluma geri kazandırılırdı.
Araştırmacılar, bu uygulamaların dönemsel ve bölgesel olarak büyük farklılıklar gösterdiğini ancak ortak noktalarının eşitsizliğe karşı bilinçli tercih ve mekanizmalar olduğunu vurguladı.
Feinman, çalışmanın en önemli çıktılarından birinin, “tek bir veri noktasına” odaklanmak yerine, geniş ölçekli eğilimleri belgelemesi olduğunu söyledi. Bu da, eşitsizlikle ilgili ideolojik kabulleri sorgulamak açısından güçlü bir dayanak sunuyor.
Sonuç olarak, bu büyük çaplı arkeolojik çalışma, insanlık tarihinin eşitsizlikle yazılmadığını; toplumların bilinçli politikalarla daha dengeli yapılar inşa edebileceğini gözler önüne seriyor.