Türkiye, Mavi Vatan’a bilimsel bir yol haritası çiziyor


Türkiye, denizlerdeki egemenlik haklarını korumanın yanı sıra bu alanların çevresel etkilerini gözeterek en verimli şekilde kullanmak amacıyla yıllar önce başlattığı Denizel Mekansal Planlama (DMP) çalışmalarında sona yaklaştı. İlgili kamu kurumlarının katkısıyla olgunlaşan bu stratejik planlama süreci, Türkiye’nin çevre denizlerindeki etkinliğini bilimsel temellere dayandırmayı hedefliyor.

Hazırlanan harita, Türkiye’nin sadece karasularıyla sınırlı kalmayan, açık denizlerdeki ekonomik, bilimsel ve askeri faaliyetlerini de kapsayan bir vizyon geliştirdiğini ortaya koyuyor. Bu kapsamda belirlenen özel alanlar, çok yönlü planlamaların somut bir göstergesi.

ULUSAL EGEMENLİKTEN İLHAMLA, AB STANDARTLARIYLA UYUMLU

Edinilen bilgilere göre, DMP süreci yalnızca ulusal hakları gözetmekle kalmıyor; aynı zamanda Avrupa Birliği’nin deniz alanlarına ilişkin müktesebatına da paralel şekilde yürütülüyor. Bu sayede Türkiye, egemenlikten taviz vermeden uluslararası standartlarla uyumlu bir yapı kurmayı amaçlıyor.

Cumhurbaşkanlığı himayesinde ve Dışişleri Bakanlığı koordinasyonunda oluşturulacak olan “Kurumlararası Koordinasyon Kurulu” ile planlamaların, kamu kurumları nezdinde daha etkin yönetilmesi hedefleniyor.

KKTC İLE PARALEL ADIMLAR

Öte yandan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de Türkiye ile benzer bir anlayışla DMP çalışmaları yürüttüğü belirtiliyor. Bu gelişme, Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının planlı ve sürdürülebilir kullanımını önceleyen iş birliğinin bölgesel düzeyde güçlendiğine işaret ediyor.

MAVİ VATAN VİZYONU DERİNLEŞİYOR

Deniz ve Hukuk Araştırmaları Merkezi (DEHUKAM) tarafından yayımlanan açıklamada, DMP’nin yalnızca kaynak kullanımı değil, aynı zamanda ekosistem sağlığı, gıda güvenliği ve ekonomik kalkınma açısından da kritik rol oynadığı vurgulandı.

Bilimsel temelli, paydaş katılımına açık ve entegre bir planlama süreci olan DMP; balıkçılıktan enerji üretimine, ulaşımdan turizme, çevre korumadan bilimsel araştırmalara kadar denizlerdeki tüm faaliyetleri koordineli biçimde ele alıyor. Bu yaklaşım, deniz alanlarının hem korunmasını hem de ekonomik potansiyelinin en üst düzeyde değerlendirilmesini mümkün kılıyor.

DEHUKAM, bu amaçla “www.dmpturkiye.dehukam.org” internet sitesinde bir harita paylaştı.

TÜRKİYE DMP PLATFORMU KURULDU

Bu sürecin en önemli adımlarından biri de DEHUKAM öncülüğünde hayata geçirilen Türkiye DMP Platformu oldu. Söz konusu platform, Türkiye’de DMP ile ilgili yürütülen projeleri, yetkili kurumları, yasal çerçeveyi ve temel planlama ilkelerini sistematik biçimde kamuoyuyla buluşturuyor.

Platformun en dikkat çekici çıktılarından biri, açık veri kaynakları kullanılarak oluşturulan Türkiye DMP haritası. Bu harita, denizlerdeki mevcut faaliyetleri, potansiyel kullanım alanlarını ve planlama gereksinimlerini görsel olarak sunarak karar alıcılara, araştırmacılara ve yatırımcılara rehberlik ediyor. Ancak bu harita Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi pozisyonunu temsil etmiyor; akademik bir çerçevede oluşturulmuş, dinamik bir çalışma olarak değerlendiriliyor.

STRATEJİK AMAÇ: DENİZLERİN BİLİMSEL TEMELDE YÖNETİMİ

DMP haritası, sadece bir bilgi kaynağı olmanın ötesinde; çok paydaşlı iş birliğini teşvik eden, akademi ile uygulamayı bir araya getiren ve politika üretim süreçlerine katkı sağlayan stratejik bir araç olarak konumlanıyor. Türkiye, bu planlamalarla denizlerinin sadece bugünkü değil, gelecekteki kuşaklar için de korunmasını ve kalkınmasını hedefliyor.

“DMP, TÜRKİYE’NİN EGEMENLİK KARARLILIĞININ BİR GÖSTERGESİDİR”

DEHUKAM Müdürü Dr. Mustafa Başkara, DMP sürecine dair değerlendirmesinde, artan nüfus ve karasal kaynakların tükenmesiyle denizlerin alternatifsiz hale geldiğine dikkat çekti. Teknolojik gelişmelerin deniz kaynaklarının daha etkin kullanılmasını sağladığını belirten Başkara, bu durumun DMP gibi stratejik planlamaları zorunlu kıldığını söyledi.

UNESCO’ya bağlı Hükümetler Arası Oşinografi Komitesi’nin girişimiyle dünya genelinde başlatılan DMP sürecine Türkiye’nin, herhangi bir zorunluluk olmaksızın kendi iradesiyle dahil olduğunu ifade eden Başkara, Avrupa Birliği’nin 2014’te DMP direktifini yayınlamasının ardından bu alanda büyük ilerlemeler kaydedildiğini vurguladı.

“YAŞAYAN” BİR HARİTA: GELECEĞE AÇIK VE GÜNCELLENEBİLİR

Türkiye DMP haritasının sabit bir belge değil, ihtiyaçlara göre şekillenen, geliştirilebilir bir “yaşayan harita” olduğunu belirten Başkara, bu yapının mavi ekonomiyle entegre edilerek Türkiye’nin denizcilik stratejilerine yön vereceğini kaydetti.

Ayrıca, KKTC ile yürütülen iş birliklerinin ileri aşamalara taşındığını ve Türkiye’nin deniz planlama tecrübelerini sınır ötesine de taşıyacağını ifade etti.

ULUSLARARASI HUKUK ÇERÇEVESİNDE SINIRLAR BELİRLENDİ

Başkara, Türkiye’nin BM’ye sunduğu deniz yetki alanları koordinatlarına da değinerek, Doğu Akdeniz’de KKTC ile yapılan kıta sahanlığı anlaşmasının, Batı’da ise Libya mutabakatının esas alındığını; Ege Denizi’nde ise ana karalar arası ortay hattın temel alındığını söyledi.

Sonuç olarak, DMP haritasının nihai amacı, farklı sektörlerin denizlerden azami ölçüde faydalanmasını sağlarken deniz ekosistemini ve sürdürülebilirliği koruma çabasını merkezine alıyor.



Notice: ob_end_flush(): Failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/wphaberbotu/public_html/wp-includes/functions.php on line 5471