Oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası sonrası başlatılan boykot çağrısını sosyal medya hesabından desteklediği gerekçesiyle gözaltına alındı. Gece saatlerinde gerçekleştirilen “şafak operasyonu” ile evinden alınan Üzümoğlu hakkında yurt dışı çıkış yasağı getirildi. Üzümoğlu’nun avukatları yasağın kaldırılması için başvuru yapsa da talep reddedildi. Bu nedenle oyuncu, Yunanistan’da başrolünde yer alacağı tiyatro oyununa katılamadı.
“YATTIĞIMIZ YERLER BERBATTI”
Gözaltı sürecini anlatan Üzümoğlu, herhangi bir fiziksel şiddet yaşamadığını ancak gözaltı koşullarının insan onuruna uygun olmadığını vurguladı:
– Şafak operasyonu denilen o an, gece saat bir buçuktu. Sözlü olarak bilmiyordum ama içime doğdu. ‘Muhtemelen mahkemeye çıkaracaklar’ dedim. Gözaltına alındım. Herhangi bir kötü muamele yaşamadım. Bu ülkede aksi örnekler olduğu için, insani davranan polis memurlarına teşekkür ederim. Ama yattığımız yerler çok kötüydü, berbattı. Ekrem İmamoğlu da demişti ya, ‘buralar acilen toparlanmalı’ diye çok haklı. Bizden sonra gözaltına alınan arkadaşlar, yerlerin boyandığını söyledi.
“BU TİYATRO SAHNESİ ELİMDEN ALINDIĞINDA BEN SANATÇI OLMUYORUM”
Yurt dışı çıkış yasağı nedeniyle “Baklava Cumhuriyeti” adlı uluslararası oyuna katılamayan Üzümoğlu, meselenin sadece fiziksel değil, varoluşsal bir sansür olduğunu belirtti:
– Bugün bu röportajı bir tiyatro sahnesinde yapıyoruz. Ama eğer bu sahne elimden alınıyorsa ve işimi yapmam engelleniyorsa, ben oyuncu olmuyorum. Bu sadece bir meslek değil; hayatta kalma biçimi, sağaltım.
– Türkiye’de oyunum oynatılmıyor, yurtdışında sahneye çıkmam engelleniyor. Bu iki yasağın farkı yok. Bu da bir sansür.
Neye göre veriliyor bu yasaklar? Kim karar veriyor? Anlamak mümkün değil.
“EĞER SÖYLEMİYORSA, BENİM GÖZÜMDE SANATÇI DEĞİLDİR”
Sanatçının toplumsal sorumluluğuna ilişkin soruya verdiği yanıt ise, röportajın en dikkat çekici bölümlerindendi:
– Bir vatandaşın ne kadar sorumluluğu varsa, bir sanatçının da en az o kadar sorumluluğu vardır. Mesele sadece sanatçının konuşup konuşmaması değil; mesele herkesin bir şey söylemesi.
– Ama özellikle sanatçı konuşmalı. Bence sanatçıyı sanatçı yapan şeylerden biri de muhalifliğidir. Ben hayatım boyunca muhalif kalacağım. Bu, birilerine yaranma ya da karşı çıkma meselesi değil. Bu, yanlış gördüğünü söyleyebilme cesareti.
– Sanatçı da olsa, sanatçı olmasa da herkes söylemeli. Ama eğer sanatçı susuyorsa kusura bakmasın benim gözümde zaten sanatçı değildir.