Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından hazırlanan “Türkiye Enerji Verimliliği Görünümü 2025” raporu, ülkenin enerji geleceğine dair kritik senaryolar ortaya koyuyor. Raporda öne çıkan “Verimli Büyüme Senaryosu”, iyimser ve etkili enerji politikalarının hayata geçirilmesini esas alırken, mevcut durumu yansıtan “Baz Senaryo” daha sınırlı kazanımları gözler önüne seriyor.
YERLİLİKTE YÜZDE 90 HEDEFİ
Baz Senaryo, mevcut politikaların sürdürülmesi durumunda enerji arzında yerlilik oranının yüzde 66 seviyesine ulaşabileceğini gösteriyor. Oysa Verimli Büyüme yaklaşımı, güçlü verimlilik adımları ve ileriye dönük enerji stratejileriyle bu oranı 2053 yılı itibarıyla yüzde 90’a çıkarma potansiyeli taşıyor. Bu, Türkiye’nin dışa bağımlılığını ciddi ölçüde azaltabileceği anlamına geliyor.
TEMİZ ENERJİ VE NÜKLEERİN ROLÜ ARTIYOR
Yenilenebilir kaynaklar ve nükleer enerjinin de dahil edildiği hesaplamalara göre, her iki senaryoda da 2053 itibarıyla temiz enerji kaynaklarının enerji arzındaki payı artıyor. Baz Senaryo’da nükleer enerjinin payı yüzde 16 olarak öngörülürken, Verimli Büyüme Senaryosu bu oranı yüzde 20’ye taşıyor. Bu durum, sürdürülebilir enerji arzında nükleerin ve yenilenebilir kaynakların giderek daha belirleyici hale geleceğine işaret ediyor.
EMİSYONLARDA YARININ FARKI
Verimli Büyüme modeli sadece ekonomik değil, çevresel açıdan da büyük kazanımlar vaat ediyor. Bu senaryoya göre, 2053’te enerji kaynaklı sera gazı emisyonları 191 milyon ton karbon eşdeğerine gerileyebilirken, Baz Senaryo’da bu rakamın 401 milyon ton düzeyinde kalacağı tahmin ediliyor. Yani emisyonlarda neredeyse yüzde 50’lik bir azalma mümkün hale geliyor.
TRİLYON DOLARLIK FARK
Ekonomik fayda açısından senaryolar arasındaki fark oldukça dikkat çekici. Mevcut politikaların devamını öngören Baz Senaryo, 1,1 trilyon dolarlık kümülatif ekonomik getiri sağlarken, Verimli Büyüme yaklaşımı bu rakamı neredeyse iki katına, yani 2,1 trilyon dolara çıkarabiliyor. Bu hedeflere ulaşmak için yıllık ortalama yatırım ihtiyacı sırasıyla 9 milyar ve 13 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Verimlilik yatırımları açısından bakıldığında, her 1 milyar dolarlık yatırım karşılığında Verimli Büyüme modeli 4,5 milyar dolarlık getiri sağlarken, Baz Senaryo’da bu getirinin 3,2 milyar dolarda kaldığı görülüyor.
ELEKTRİK TÜKETİMİNDE YENİ DÖNEM
Elektrik, geleceğin enerji sisteminde kilit rol oynuyor. 2023 itibarıyla toplam nihai enerji tüketiminde yüzde 20’lik bir paya sahip olan elektrik, Verimli Büyüme Senaryosu’nda 2053’e kadar bu oranı yüzde 48’e çıkarıyor. Baz Senaryo ise bu artışı sadece yüzde 36 seviyesinde tutabiliyor. Özellikle elektrik üretimindeki kayıpların azalması ve güneş, rüzgar, jeotermal gibi kaynakların daha etkin kullanımı, dönüşümün temel taşlarını oluşturuyor.
ENERJİ YOĞUNLUĞUNDA DÜŞÜŞ, REKABETTE ARTIŞ
Enerji yoğunluğu göstergeleri, Türkiye’nin verimlilikte atacağı adımların rekabet gücüne nasıl yansıyacağını da gözler önüne seriyor. Baz Senaryo’da enerji yoğunluğunda yüzde 46’lık bir azalma öngörülürken, Verimli Büyüme yaklaşımı bu düşüşü yüzde 57’ye çıkararak Türkiye’yi kişi başına yüksek tüketim ve düşük yoğunluk dengesini yakalayan gelişmiş ülkeler ligine daha hızlı taşıyabilir.
AYNI BÜYÜME, DAHA AZ ENERJİYLE MÜMKÜN
En dikkat çekici verilerden biri ise enerji tüketimiyle ilgili: Verimli Büyüme modeli, Baz Senaryo ile aynı ekonomik büyümeyi yüzde 21 daha az enerji kullanarak gerçekleştirebiliyor. Bu sonuç, özellikle binalarda ısı pompalarının, sanayide elektrikli proseslerin ve ulaşımda elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla mümkün hale geliyor. Bu dönüşümle birlikte, fosil yakıtların nihai enerji tüketimindeki payı yüzde 33’e kadar düşebiliyor.
GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRECEK UNSURLAR
Raporda, enerji verimliliği hedeflerine ulaşmanın yolunun; yatırımların yaygınlaştırılmasından, dijitalleşmenin hız kazanmasından ve toplumun enerji bilincinin artırılmasından geçtiği vurgulanıyor. Tüm bu sürecin başarısı ise kamu, özel sektör ve akademinin uzun vadeli iş birlikleri ve stratejik yol haritaları geliştirmesine bağlı.