Fahrettin Altun’dan sosyal medyada ekonomi manipülasyonu uyarısı


Dijitalleşen dünyada, haberlerin hızlı bir şekilde yayıldığı sosyal medya platformları, dezenformasyonun daha büyük bir tehdit haline gelmesine neden oluyor.

Yanlış bilgiler, yalnızca halkı yanıltmakla kalmıyor, aynı zamanda ekonomi üzerinde ciddi etkiler yaratabiliyor.

Ülkemizde yanıltıcı bilgiye karşı ciddi çalışmalar yürüten Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun da, dezenformasyonun neden olduğu tehdidin boyutlarını ve Türkiye’nin mücadele stratejilerini değerlendirdi.

“DEZENFORMASYONLA MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ”

Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde DÜNYA gazetesi ile özel bir röportaj gerçekleştirdi.

Prof. Dr. Fahrettin Altun, dezenformasyonla mücadelede kararlılık mesajı vererek özellikle ekonomi alanındaki manipülasyonlara karşı iletişim seferberliğinin sürdürüleceğini vurguladı.

Altun, dezenformasyonun engellenmesine ilişkin yürütülen süreç hakkında, “Gerek ekonomi alanında gerekse diğer alanlarda dezenformasyonun ve benzeri bilgi bozukluklarının bir silah olarak kullanılmasına karşı iletişim seferberliğimizi ve mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.

“DEZENFORMASYONUN EN ÇOK ETKİLEMEYE ÇALIŞTIĞI ALAN, PİYASALAR”

Dezenformasyonun ekonomi için piyasa bozucu bir faaliyet olarak değerlendirilebileceğini kaydeden Altun, şöyle konuştu.

Bugüne kadar edindiğimiz tecrübeler dezenformasyon faaliyetlerinin en çok etkilemeye çalıştığı alanlardan birisinin piyasalar olduğunu bize açık ve net bir şekilde gösteriyor. Özellikle pandemi sonrasında artan belirsizlikler, küresel ekonomideki istikrarsızlıklar ve krizler, dezenformasyon ve mezenformasyon gibi bilgi bozukluklarının etkisiyle daha da derinleşti. Tüm dünyada ulusal ekonomilerin kırılganlığının artmış olmasında elbette kendisine yeni imkanlar bulan dezenformasyon ve manipülasyon faaliyetlerinin etkisi yadsınamaz

“EKONOMİK AKTÖRLERİN KARAR ALMA SÜREÇLERİNDE BASKI OLUŞTURUYOR”

Dezenformasyonun ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çeken Altun, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

Ekonomiye ve resmi verilere ilişkin yanıltıcı ve çarpıtılmış verilerle yapılan yorumlar, ortaya atılan çeşitli mesnetsiz iddialar tüm dünyada ekonomik aktörlerin karar alma süreçleri üzerinde bir baskı oluşturabiliyor.Yeni medya mecralarında kendisini ‘ekonomist’ olarak tanıtan kimselerin ekonomi verilerini çarpıtarak yahut yanlış yorumlayarak yaptıkları değerlendirmelerin sorgulanmadan paylaşılması ve hatta bu tür içeriklerin kendisine konvansiyonel medyada dahi yer bulması, dezenformasyonun piyasa bozucu bir etkiye ulaşmasına neden olabiliyor.

Türkiye olarak biz de maalesef geçen yıllarda zaman zaman bu tür saldırıların hedefi olduk. Bilhassa seçimler öncesinde artan bu tür dezenformasyon ve manipülasyonlar kimi zaman ‘döviz alın, bankalardan paranızı çekin’ şeklinde spekülatif çağrılarla kendini gösterirken kimi zaman veya ‘bakan, kurum başkanı vs. istifa etti’ gibi yalanlar şeklinde kendisini gösterdi. Bu tür yalanlardan birisi daha geçen günlerde kimi çevreler tarafından tekrar gündeme getirilmeye çalışıldı. Bazı sosyal medya mecralarında, Hazine ve Maliye Bakanımızın istifa edeceğine veya görevden alınacağına dair yalanlar ortaya attılar.

“HEDEFLERİ GÜVEN ZEDELEMEK”

Elbette biz şunun son derece farkındayız. Son günlerde bu tür yalanları ortaya atanların amaçları, vatandaşlarımızın ekonomiye dair güvenini zedelemek ve piyasalarda belirsizlik yaratmak suretiyle siyasi baskı oluşturarak haksız kazançlar, politik menfaatler elde etmek, hatta ve hatta devam eden yargılama süreçlerini etkilemek.

Fakat hamdolsun, vatandaşlarımızın bu tür kirli hesapların farkında olduğunu ve ekonomi yönetimimiz ve programına olan güveninin sürdüğünü görüyoruz. İletişim Başkanlığı olarak ekonomik istikrarımızın korunması için her türlü dezenformasyon ve manipülasyon faaliyetlerine elimizdeki tüm imkanları kullanarak karşı koyuyoruz ve koymaya devam edeceğiz.

“HIZ BU ÇAĞIN ÖZETİDİR”

Dijitalleşme ile ortaya çıkan “sıcak haber” anlayışına ilişkin görüşlerini bildiren Altun, şöyle konuştu:

Dijitalleşme, haberciliği elbette birçok açıdan etkiledi, dönüştürdü ve dönüştürmeye devam ediyor. Bu dönüşüm, hem sıcak haber hem de demlenmiş haber için geçerli. Birini diğerinden daha makbul görmek çok makul olmaz. Her ikisinin de kendine yer bulduğu zemin farklı ve medya ekosisteminde kritik rolleri var.

Bir kere ‘hız’, bu çağın başlı başına bir özeti. Olağan işlerin, olağan süreçlerin dahi hızlandığı, şeylerin çabucak olup bittiği bir yaşam tarzı ile karşı karşıyayız. Ülkemizde, bölgemizde ve dünyada da benzer şekilde anbean gelişmeler oluyor. Dolayısıyla sıcak haber, bir diğer ifadeyle anlık haber, bu veri akışında çok kıymetli.

“HIZ VE HAKİKAT KOL KOLA OLDUĞUNDA GERÇEK BİR GAZETECİLİKTEN SÖZ EDEBİLİRİZ”

Bunu kabul ediyoruz. Lakin haberi hızlı verme refleksiyle gazeteciliğin etik ilkeleri göz ardı edilmemeli.Hızla hakikat kol kola olduğunda, gerçek bir gazetecilikten söz edebiliriz. Haberin en önemli unsuru olan ‘doğruluğun’ zedelenmemesinden, zamanla yarışırken dezenformasyon kampanyalarının bir parçasına dönüşmemesinden bahsediyorum.

Bununla birlikte, bu hızlı değişimlerin, haber bombardımanının arka planında, bağlamı, bağlantıyı kurma olanağı sağlayacak demlenmiş haberlere ihtiyaç, elbette her zaman olacak. Bu tür, kritik bakış açıları eşliğinde katmanlı, derinlemesine bilgi sunarak toplumda bir anlayış ve kavrayış oluşturur. Bu yönüyle de çok kıymetlidir. Tabii odaklanma süresi giderek kısalan, içerik sağanağı altında her şeyden bir parça yakalamaya çalışan dağınık zihinleri de hesaba katmalıyız. Haberin anlatısı, okuyucunun dikkatini koruyacak şekilde tasarlanmalı. Bir nevi yeni anlatılara ihtiyaç var.

“ESAS OLAN TOPLUMA KARŞI SORUMLULUK BİLİNCİDİR”

Haberin türü ne olursa olsun, esas meselenin topluma karşı sorumluluk bilincidir.Ancak bu sorumluluk duygusu, gazeteciyi yüzeysellikten, ilgi çekmek adına yanıltıcı ifadeler kullanmaktan, bir terör saldırısında olay yerinden görüntüleri fütursuzca servis etmekten ve duyum üzerine bilgi kirliliği yaymaktan uzak tutabilir. Hakikat, bizim en büyük gücümüzdür ve ancak bu bilinçle hükümferma olabilir.

“2 BİNİN ÜZERİNDE KARANLIK GİRİŞİMİ BERATARAF ETTİK”

Sosyal medyanın yaygınlaşması ile daha hızlı yayılan yalan bilgilerle nasıl başa çıkılacağı sorusunu yanıtlayan Altun, şöyle konuştu:

Dijitalin salgın hastalığı yalan, dezenformasyon ve mezenformasyon. Hakikat-ötesi, post-truth çağda yalan haberin ve bilginin yayılma hızı doğru habere ve bilgiye kıyasla çok daha yüksek. Ne yazık ki bu, büyük bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Üstelik yalanla hakikat arasındaki sınır, o kadar belirsizleşiyor ki; idrakin karşısında bir sınama olarak konumlanıyor.

Tabii bu yalan içerikler, yalnızca bireylerin algılarıyla oynamıyor; kimi zaman toplumsal fay hatlarını tetikliyor, kimi zaman da demokratik süreçlere zarar veriyor. İşte bugünlerde, ülkemizin ve bölgemizin terörden arındırılması hedefiyle çok kritik gelişmelere şahitlik ettiğimiz bir dönemde, farklı coğrafyalardan elde edilmiş geçmiş tarihli görüntülerin bölgemizde yaşanıyormuş gibi sunulduğunu görüyoruz.

Biz, Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz (DMM) aracılığıyla bu yalanları, yürütülen kara propagandaları tek tek ifşa ediyoruz. Basit bir mesele değil bu. Yaptığımız şey, mezhep temelli fitne ve çatışmaları fitillemeyi amaçlayan çıkar odaklarının hesaplarını bozmak. Bakın bugüne dek, ülkemizi ve bölgemizi hedef alan 2 binin üzerinde karanlık girişimi bertaraf ettik. İletişim Başkanlığı olarak, bu konu en öncelikli çalışma alanlarımız arasında.



Notice: ob_end_flush(): Failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/wphaberbotu/public_html/wp-includes/functions.php on line 5471