Kimyasal yöntemlerle petrol geri kazanım pazarı büyüyor

Kimyasal yöntemlerle petrol geri kazanımı, geleneksel çıkarma teknikleriyle ulaşılamayan rezervlerde verimliliği artırmak için öne çıkıyor. Bu yöntemler arasında polimer, yüzey aktif madde ve alkali bazlı enjeksiyonlar bulunuyor. Özellikle olgun sahalarda petrol üretimini artırmak amacıyla kimyasal enjeksiyon önemli bir çözüm sunuyor.
KARA ÜSTÜ ÜRETİM PAZARI SÜRÜKLEMEYE DEVAM EDİYOR
Rapora göre 2021’de pazarın yaklaşık yüzde 75’i kara üstü projelerden oluştu. Bu durum, karadaki olgun petrol kuyularının sayısının fazlalığından kaynaklanıyor.
Deniz üstü projeler de potansiyel taşırken, yüksek tuzluluk oranı, kimyasal depolama ve maliyet sorunları önemli kısıtlayıcı faktörler arasında yer alıyor.
BÖLGESEL DAĞILIM VE ÜRETİMDE ÖNE ÇIKAN ÜLKELER
Küresel talebin yaklaşık yüzde 40’ını Kuzey Amerika karşılıyor. ABD, günlük 16,6 milyon varil üretimle lider konumda bulunuyor.
Asya-Pasifik bölgesinde ise üretim 7,34 milyon varil seviyesine ulaşıyor. Çin ve Hindistan, başlıca üreticiler olarak öne çıkarken; Avrupa’da Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yaşanan tedarik sorunları, hükümetleri yeni üretim teknolojilerine yatırım yapmaya yöneltiyor.
ENERJİ GÜVENLİĞİNDE KİMYASAL YÖNTEMLERİN ROLÜ
Kimyasal geri kazanım yöntemleri, olgun petrol sahalarının ömrünü uzatarak enerji güvenliğine katkı sağlıyor. Ancak yüksek maliyetler, çevresel riskler ve karbondioksit bazlı alternatif yöntemlerle rekabet, sektörün karşı karşıya olduğu temel zorluklar arasında.
PAZARIN YAPISI VE ÖNDE GELEN ŞİRKETLER
Pazar, kullanılan malzemelere göre petrol bazlı, biyo bazlı ve su bazlı kimyasallar şeklinde sınıflandırılıyor. Tür bazında ise suda çözünür polimerler, yüzey aktif maddeler, jeller, biyopolimerler ve alkaliler öne çıkıyor.
Sektörün önde gelen aktörleri arasında ExxonMobil, BP, Shell, Sinopec, BASF, Chevron, Baker Hughes, Lukoil ve Petrobras yer alıyor.
GELECEĞE YÖNELİK BEKLENTİLER
Yeni keşiflerden ziyade mevcut rezervuarlardan daha fazla petrol elde etmeye yönelik adımların, pazarın büyümesini desteklemesi bekleniyor. Şirketlerin farklı jeolojik koşullara ve operasyonel ihtiyaçlara göre strateji geliştirmesi, küresel ölçekte büyümeyi hızlandıran ana unsur olarak öne çıkıyor.