Fransa’daki Pasteur Enstitüsü’nden bilim insanları, Litvanya’nın Vilnius kentinde ortaya çıkarılan bir toplu mezarda gömülü 13 askerin dişlerinden alınan örnekleri analiz etti. İncelemeler, yaygın inancın aksine tifüs bakterisine değil, iki farklı patojene işaret etti:

-Salmonella enterica (paratifo ateşi)

-Borrelia recurrentis (tekrarlayan ateş hastalığı)

Her iki bakteri de yüksek ateş, şiddetli yorgunluk ve sindirim bozuklukları gibi belirtilerle askerleri hızla zayıf düşürüyor. Araştırmacılara göre bu enfeksiyonlar, zaten açlık, hijyen eksikliği ve sert iklim koşullarıyla mücadele eden askerler için ölümcül bir kombinasyon yarattı.

Tarihçiler uzun süre ordunun tifüs yüzünden kırıldığını savunsa da, Pasteur ekibi tifüs bakterisine ait hiçbir iz bulamadı. Buna karşılık, dört askerde Salmonella enterica, iki askerde ise Borrelia recurrentis tespit edildi. Bu, Napolyon’un ordusundaki ölümlerin arkasında daha önce düşünülmeyen iki farklı bakterinin bulunduğunu ortaya koyan ilk genetik kanıt oldu.

Araştırmanın başyazarı Dr. Nicolas Rascovan, “Bugün sahip olduğumuz teknolojiyi, 200 yıldır gömülü kalmış bir olayı teşhis etmek için kullanmak son derece heyecan verici,” diyerek çalışmanın önemini vurguladı. Araştırma Current Biology dergisinde yayımlandı.

1812 Seferi, Napolyon’un İngiltere, İspanya ve Portekiz karşısında uğradığı yenilgilerin ardından Rusya’ya yönelmesiyle başladı. Fransız ordusu Moskova’ya kadar ilerlemeyi başarsa da, Çar I. Aleksandr’ın teslim olmaması üzerine geri çekilme kararı alındı.

Ancak geri dönüş, tam anlamıyla bir ölüm yürüyüşü haline geldi. Rus ordusu geride hiçbir şey bırakmadan çekilirken, Fransız askerleri erzak ve barınaktan yoksun kaldı. Kış koşulları, yerli milis saldırıları, bit salgınları ve kirli su kaynakları da felaketi derinleştirdi. Son darbeyi ise şimdi netleşen bakteriyel enfeksiyonlar vurdu.