İstanbul’un modern sanat müzelerinden biri olan Salt’ın yeni sergisi ’90’lardan Beri Halı’dayız’ Salt Beyoğlu’nda devam ediyor…

Sergi, biz leri Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Resim Bölümü’ne bağlı olarak faaliyet gösteren Halı Atölyesi’nin hikayesiyle buluşturuyor…

’90’lardan Beri Halı’dayız’ sergisi, 1 Mart 2026’ya kadar Salt Beyoğlu’nda ücretsiz ziyaret edilebilecek.

1976’DA KURULDU

Geleneksel dokuma tekniklerini güncel sanatla buluşturan atölyenin, sanat eğitimine yaklaşımına ve gündelik hayat meseleleriyle kurduğu ilişkiye odaklanıyor.

1976-1977 eğitim döneminde ressam Özdemir Altan’ın girişimiyle, akademisyen Zekai Ormancı’nın yönetiminde kurulan Halı Atölyesi, başlarda ‘rahat atölye’ olarak anıldı. Hatta adının çağrıştırdığı geleneksellikten ötürü hafife alındı.

FARK YARATTI

Ancak zamanla farklı bir sanat eğitimi anlayışının merkezi haline geldi. Çünkü bu atölyede, halı dokumanın sadece bir zanaat değil; birlikte düşünmenin, üretmenin ve itiraz etmenin bir yolu olduğu da görüldü.

Kolektif belleğin izleri…

Sergi, Halı Atölyesi’nin geçmişten bugüne uzanan yolculuğunu; sanatçıların ortak üretimleri, kişisel işleri, arşiv belgeleri ve tanıklıklarıyla aktarıyor. Atölyenin bağımsız sanat inisiyatifleri, feminist çevreler ve disiplinlerarası kolektiflerle kurduğu bağlar da sergide önemli bir yer tutuyor.

2000’li yıllarda İstanbul’da sanatın dönüşümünde rol oynayan Halı Atölyesi; AtılKunst sanatçı kolektifi, ‘Garip Bir Pandik’ performansları ve çeşitli fanzinlerle de adını duyurdu. Böylece, sanat akademisinin ötesine geçerek toplumsal, politik ve kültürel meseleleri gündeme taşıdı.

TOPLUMSAL MESELELERİN İFADESİ

Özellikle 1992 yılında akademisyen ve sanatçı Gülçin Aksoy’un atölyeye asistan olarak katılmasıyla birlikte Halı Atölyesi, hem MSGSÜ içinde hem de sanat çevrelerinde giderek daha fazla tanınıyor…  Aksoy’un “Bir halıyı da dokuyabilirsiniz, bir fikri de” sözü, dokumanın salt teknik bir uğraş değil, toplumsal meseleleri dile getiren bir ifade biçimi olabileceğini gösteriyor. Sergide, gazete küpürleri, yarım kalmış dokumalar, şiir dizelerinin atkılara işlendiği işler ya da pankartı andıran halılar bunun örnekleri olarak öne çıkıyor.