“Diriliş düşüncesinin öncüsü, mütefekkir şair Sezai Karakoç, aramızdan ayrılışının yıl dönümünde yeniden hatırlanıyor. Hayatını ‘İslam’ın dirilişi’ idealine adanmış bir ömre dönüştüren Karakoç; medeniyet tasavvurundan siyasi mücadelesine kadar Türk düşünce dünyasında silinmez bir iz bıraktı. Sessiz yürüyüşleriyle tanınan Karakoç, 16 Kasım 2021’de Hakk’a yürüse de bıraktığı fikir mirası hâlâ zihinleri diri tutuyor. SABAH’a konuşan edebiyatçı yazar Eyûp Beyhan, “Hem mücadelenin hem umudun şairiydi. Sözü çağları aşan bir bilgedir. Bize düşen o medeniyet mirasını omuzlamaktır. Sezai Karakoç, Türkiye’nin yakın tarihindeki en çarpıcı düşünce ve sanat şahsiyetlerinden biridir. Onun adı anıldığında, akla yalnızca büyük bir şair ya da güçlü bir fikir adamı gelmez; aynı zamanda bir medeniyet inşa mefkûresi, bir diriliş çağrısı belirir” dedi.
UMUDUN SEMBOLÜ
Beyhan “Diyarbakır’ın Ergani’sinden doğup Anadolu’da yükselen o ses, hayatı boyunca milletine, tarihine, hakikate ve geleceğe adım adım yürüdü, üstelik hiçbir gürültüye kapılmadan, alçak bir tevazu ama yüksek bir iddiayla. Karakoç, medeniyeti sadece tarih kitaplarının sayfalarında aramadı. Medeniyeti yaşayan ve yaşatılacak bir varlık olarak gördü. Karakoç’un düşüncesi Türkiye’yi geçmişine mahkûm etmek değil; tarihinden güç alarak geleceğe yürütmek hedefine dayanır. Onun Türkiye tasavvuru yerli ve evrenseldir: Yerli, çünkü kendi değerlerinden beslenir; evrensel, çünkü insan onurunu, adaleti ve merhameti merkeze alır. O, bize özgüveni ve özgünlüğü öğretir. Kökleri tarihte, dalları yarında olan bir millet fikrini canlı tutar” şeklinde konuştu.
