Deniz Uzun, İDSO ile İstanbul’da Buluştu


?Mezzosoprano Deniz Uzun, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO) DenizBank Konserleri kapsamında Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Türk Telekom Opera Salonu’nda müzikseverlerle buluştu.

Ünlü şef Sascha Goetzel yönetiminde İDSO ile aynı sahneyi paylaşan Uzun, konserde klasik müziğin başyapıtlarını seslendirdi.

Konser öncesinde AA muhabirine açıklamalarda bulunan sanatçı, dünyaca ünlü bir şef Sascha Goetzel’le birlikte sahne almanın kendisi için önemli olduğunu ve ilk defa birlikte çalıştıklarını söyledi.

Uzun, Goetzel’i “tatlı bir şef” olarak tanımlayarak, “Sascha Goetzel, bu camiada çok nadir karşıma çıkan bir isim. O yüzden onunla birlikte aynı sahneyi paylaşmak benim için inanılmaz güzel bir deneyim. Bu buluşmanın İstanbul’da olması ise benim için ayrıca çok kıymetli bir anlama sahip.” dedi.

İstanbul’da son olarak, 2009’da sokak müziği icra eden bir grupla birlikte şarkı söylediğini anlatan Uzun, “Yıllar sonra burada olmak benim için çok özel. İstanbul’da o tarihlerde dünyanın farklı bölgelerindeki türküleri yorumlamıştık. Bu, benim Türkiye’deki son sahne aldığım zamandı. Avrupa’da ve Amerika gibi dünyanın birçok yerinde konserlerim olmasına rağmen bir tek Türkiye’de sahne almamıştım.” diye konuştu.

“Bir sene önce bu konserle ilgili bilgi verdiklerinde yerimden fırladım”

Deniz Uzun, müziğe 6 yaşında Almanya’da başladığını belirterek, şunları kaydetti:

“İstanbul’da olmak benim için çok büyük bir onur. Yaklaşık iki ay sonra Carnegie Hall’da söyleyeceğim. Ama benim için Türkiye’de, İstanbul’da olmanın anlamı gerçekten çok yoğun. Bir sene önce bu konserle ilgili bilgi verdiklerinde yerimden fırladım. Size, duyduğum o mutluluğu anlatamam. Ama bir yandan da burada olmanın üzerimde yarattığı bir baskı ve gerginlik de var. Bunun sebebi ise konserin benim için ifade ettiği anlamla ilgili.”

Temel şan dersi eğitimini Ankara’da aldığı bilgisini veren Uzun, “Ankara’da teknik olarak önemli bir eğitim aldım. Ankara Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğünün değerli mezzosopranosu Oylun Erdayı benim hocamdı. Ben Oylun hocamla Türkiye’de çalışmasaydım sesimi bulamazdım.” dedi.

Uzun, müzikal olarak olgun bir dönemde olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:

“Kendi tekniğimi ve enstrümanımı anlamaya başladığım zamanda buraya geldim. Olgun bir yaşımdayım. İyi ki buraya çocuk olarak gelmemişim. Çünkü gençken yaşadığım duygular çok karmaşıktı. Elbette, başta ailem olmak üzere, burada birçok kişinin benden çok fazla bir beklentisi var. Anneannem, dayım ve kuzenlerim beni ilk defa dinleyecekler. 6 yaşından beri şarkı söylüyorum ama onlar beni şimdiye kadar hiç dinlememişti. Bu duygularla birlikte sahneye çıkacağım.”

Çalışmalarından bahseden Uzun, “Geçtiğimiz günlerde 5 sene sonra icra edilecek bir Richard Wagner repertuvarı için bir teklif aldım. Benim için ‘keşif’ tabiri kullanılıyor. Bunun nedeni benim tarzımda bir sesin olmamasıyla ilgili. Sesimin dramatik bir tonu var. Genelde benim gibi ‘büyük sesler’in bu yaşta kariyer yapmaları çok zor. Benim buna sahip olmam ise işkolik olmamdan kaynaklanıyor. Çalışmayı hiçbir zaman bırakmadım. Yani sadece ‘keşfedildim’ diyerek çalışmamazlık etmedim. Ortada çok büyük bir emek ve çaba var.” ifadelerini kullandı.

Mesleğin dinamiklerinin hiçbir zaman kolay olmadığına işaret eden Uzun, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kariyerimdeki en önemli olaylardan biri New York’taki Carnegie Hall’de Verdi’nin ‘Requiem’ini söylemem. Türkiye’de ise son olarak Semiha Berksoy Vakfında ‘Genç Sanatçı Ödülü’nü almıştım. Çünkü ‘Metropolitan’ yarışmasında finale kalan ilk Türk’tüm. Bu sezon için ise Carnegie Hall’deki sahnenin dışında Warschau’daki Falstaff sahnesinde yer alacağım. En önemli projelerden birisi ise elbette Carmen. İtalya’da bir festival var ve en önemli şeflerden biri Fabio Luisi, Carmen’in ilk versiyonunu yapmak için beni davet etti. Bu ilk defa yapılacak ve orada yer alacağım için çok heyecanlıyım.”

Konserde iki önemli eser icra edildi

Klasik müziğin başyapıtlarının sahneye taşındığı konserin ilk bölümünde solist Deniz Uzun, Hector Berlioz’un Theophile Gautier’nin altı şiiri üzerine bestelediği, gençliğin masumiyetinden kayba ve sonunda yenilenmeye kadar uzanan aşkın ilerleyişini anlattığı “Les Nuits D’ete” adlı eserini icra etti.

İkinci bölümde ise şef Goetzel yönetimindeki orkestra, Richard Strauss’un doğadan ilham alan “Bir Alp Senfonisi”ni yorumladı.

Ayrıca konser programında İDSO ve “Oyuncak Kardeşliği Platformu” da “Birlikte Müzik, Birlikte İyilik” mottosuyla bir işbirliğine imza attı. Konser öncesinde dinleyicilerden bağış yoluyla toplanan kullanılmamış ya da iyi durumdaki oyuncaklar, platform aracılığıyla ihtiyaç sahibi çocuklara ulaştırılacak.

Kaynak: AA / Ümit Aksoy – Güncel