CHP lideri Özgür Özel’in süreç komisyonundaki tartışmalara ilişkin yaptığı konuşmasında DEM Parti’ye seslenerek” Herkesi Stockholm Sendromu’na kapılmamaya, dün elinden zor kurtulduğumuz celladımıza aşık olmamaya davet ediyorum. Meydanların susmadan haykırdığı gibi; kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.” ifadelerini kullanmıştı.

Özel’in açıklamalarına önce, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Celladına aşık olmak ya da Stockholm sendromu metaforunun bizler için kullanılması en hafif tabiriyle bir akıl tutulmasıdır. Bizler tarih boyunca bıkmadan, usanmadan, yılmadan bütün baskılara rağmen direnen devrimci, sosyalist ve yurtsever bir geleneğin temsilcileriyiz DEM Parti olarak. Celladı da çok iyi tanırız” sözleriyle yanıt verdi.

Ardından dün Diyarbakır’da bir yemeğe katılan DEM Partili Koçyiğit şunları kaydetti:

“KİMSENİN OY HESABI YAPMASINI İSTEMEYİZ”

“Biz celladımızı iyi tanıyoruz ama buna rağmen herkesin çözüm için, barış için seferber olmasını istiyoruz. Barışı kendi elleriyle AKP-MHP’nin sınırlılığına terk edenlerin siyasetinin de siyaset olmadığını biliyoruz. Bir kez daha şu çağrıyı yapmak istiyoruz; Kürtleri sadece seçim zamanlarında hatırlamayınız. Kürtleri sadece sıkıştığınız zamanlar hatırlamayın. Kürtleri barış zamanlarında, çözüme ihtiyacı olduğu zamanlarda hatırlayınız. Biz bağrımıza çok taş bastık ama bu ülkenin geleceği için, demokrasisi için çok önemli tarihi kararlar aldık. O aldığımız kararların yanıtlarını hem komisyonda hem de bu sürecin ilerlemesinde pratik sonuçlarını görelim isteriz. Kürt sorunu gibi tarihsel, toplumsal arka planı bu kadar güçlü bir sorunda, kimsenin oy hesabı yapmasını istemeyiz. Bizim AKP ile süreci konuşmamız, AKP’yle ittifak halinde olduğumuz anlamına gelmez. Süreci, çözümü kim konuşursa onunla müzakere ederiz” 

‘AKP KARŞITLIĞINI ÇÖZÜM KARŞITLIĞINA ÇEVİRMEYİN’

Koçyiğit ayrıca şunları söyledi:

“İktidarın hiç lafı oradan buraya götürmeden özgürlük yasalarını, demokratik entegrasyon yasalarını bir an önce gündeme getirmesi gerekiyor. Geçiş yasalarının hızlı bir şekilde komisyonlara iletilmesi gerekiyor. Bu konudaki tutumumuz nettir. Süreci yürüten siyasal iktidarın kafasını kuma gömen, süreci tam sahiplenmeyen, dilin düzeltmeyen tutumlarını da kabul etmedik, bundan sonrada kabul etmeyeceğiz. Bu süreç ‘Terörsüz Türkiye sürecidir’ diyorlar. Bu süreç barış sürecidir, demokrasi sürecidir. Bu sürece inanan herkes de Barış ve Demokratik Toplum Süreci olduğunu çok iyi biliyor. Biz AKP’yi iyi biliyoruz ama bugün kimse AKP karşıtlığını çözüm karşıtlığına çevirmesin. Bizler açısından barış; ekmek, su kadar yaşamsal bir meseledir”