Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz küresel belirsizliğin arttığı bir dönemden geçildiğini, bu konjonktürde ekonomi yönetimi olarak otomatik pilota bağlı bir anlayış değil, dinamik bir yönetim sergileyeceklerini söyledi.
Yılmaz, Giresun’da Cuma akşam gazetecilere yaptığı açıklamada ticaret savaşları kaynaklı artan küresel belirsizlik döneminde Türkiye açısından en büyük risk unsurunu “Çin başta olmak üzere Amerika pazarını kaybetme riski olan ülkelerin diğer pazarlarda daha agresif hareket etmeleri” olduğunu da söyledi.
ABD’nin açıkladığı ek gümrük vergilerinin ardından birçok ülkeyle müzakere süreci başlattığını hatırlatan Yılmaz, “Biz de Ticaret Bakanlığı kanalıyla bu müzakereleri yürüteceğiz… Müzakerelerin sonucunun ne olacağını şimdiden söylemek mümkün değil. Belirsizliği oluşturan unsurlardan biri de bu zaten” dedi.
Ekonominin kordinasyonundan sorumlu olan Yılmaz, “Böyle dönemler otomatik pilota bağlanarak yönetebileceğimiz dönemler değil” dedi ve ekonomi yönetimi olarak “otomatik pilota bağlı bir anlayışla değil”, gelişmeleri sıkı bir şekilde takip edip gerekli tedbirleri de “zamanında” devreye koyan bir yaklaşım içinde olacaklarını söyledi.
Yılmaz belirsizlik nedeniyle gelişmeleri daha sıkı takip edeceklerini her zamankinden daha fazla bir araya geleceklerini belirterek koordinasyonu güçlendirme çabası içinde olacaklarını da söyledi. Yılmaz, “Hızlı karar alınıp uygulama noktasında da daha fazla gayret sarf edeceğiz” dedi.
BİZİM İÇİN EN BÜYÜK RİSK ABD PAZARINI KAYBEDECEK ÜLKELER
Başta Çin olmak üzere ticaret savaşlarının ekonomiye etkisine yönelik soruna ise Yılmaz şöyle yanıt verdi:
“Burada bizim için en büyük risk unsuru, Çin başta olmak üzere Amerika pazarını kaybetme riski olan ülkelerin diğer pazarlarda daha agresif hareket etmeleri ve bunun da rekabeti artırması hususu. Bu konuları da yakından takip ediyoruz, sadece kendi piyasamızı değil, ihracat pazarımız olan ülkelerdeki gelişmeleri, kararları da bu çerçevede yakından takip etmeye devam edeceğiz. Burada dinamik bir yönetim sergileyeceğimizi ifade edebilirim.”
Aynı programda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Önemli olan dünyanın bu küresel ticaretteki gelişmelerden nasıl etkileneceği ve bizim onlarla olan ticaretimizin nasıl etkileneceği. Bu bölüm ayrıca en az Türkiye-ABD ticaret ilişkileri kadar çok önemli, o noktada da hazırlıklar yapıyoruz” dedi ve ekledi:
“Bu anlamda Türkiye’nin özellikle rakip ülkeler tarafından mallarının boşaltılacağı bir depo olmasını müsaade etmeyeceğiz, bu konuda kararlıyız. Dünya ticari kurallarının bize verdiği bütün yetkileri kullanacağız.”
Yılmaz OVP’deki olası güncellemelere ilişkin soruya ise “Arkasında güçlü bir siyasi irade olan bir programımız var, programımızı kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz” yanıtını verdi.
Ekonomi programının ana yaklaşımında herhangi bir değişiklik olmayacağına dikkat çeken Yılmaz, “Temel önceliğimiz, enflasyonu düşürmek, dengeli bir büyüme içinde istihdamımızı, üretimimizi, ihracatımızı sürdürmek, depremin yaralarını sarmak, diğer taraftan da toplumumuz için kalıcı sosyal refah üretmek. Bu ana çerçeve devam edecek” dedi.
Türkiye’nin “%10 gibi “başlangıç tarifesiyle” karşı karşıya olduğunu belirten Yılmaz, birçok ülkeye göre nısbi olarak “daha avantajlı” bir konumda olduğmuzu söyledi.
Türkiye ekonomisinin nispeten iç pazar ağırlıklı bir yapıya sahip olduğuna da dikkat çeken Yılmaz, “Bu da gelen etkileri sınırlayıcı bir yapı teşkil ediyor. Petrolün, diğer emtia fiyatlarının gerileğini gözlemliyoruz. Bu konularda ithalatçı bir ülke olduğumuz için bu alanlardaki fiyat düşüşleri lehimize bir görünüm arz ediyor diyebiliriz” dedi.