Fahri Celal Göktulga, birçok kişiye göre değeri görülmemiş yazarlardan biri.
Asıl mesleği psikiyatristlik olan Göktulga’nın eserlerinde, mesleğinin izleri açıkça görülüyor.
Karakterlerini işleyişi, mesleğindeki kullandığı inceleme özelliğiyle daha doğru ve özgün bir şekile giriyor. Öykülerinde, insanın iç çatışmalarını detaylarıyla anlatıyor ve okuyucuya hissettiriyor.
Mesleği aracılığıyla kazandığı gözlem yeteneği sayesinde, toplumun her kesiminden insanın psikolojik karmaşasını öykülerine aktarıyor. Üstelik yazılarını mizahla harmanlaması, kasvetli düşünceleri kolay okunur hale getiriyor.
Fahri Celal Göktulga kimdir?
Mehmet Fahri Celâl, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biriydi; aynı zamanda bir hikaye yazarı, fıkra yazarı ve eleştirmendi. Celâl, F. Celâlettin, F. Celâl, Fahri Celâlettin gibi isimlerle de bilinirdi.
İstanbul’un Eminönü-İshak Paşa Mahallesi’nde, 20 Mayıs 1895’te doğdu. Babası Hâriciye memurlarından Ahmet Celâlettin Bey, annesi ise Lâmia Hanım’dı ve ikisi de Tarsus’un tanınmış ailelerinden Pancaroğulları soyundandı.
Eğitimi ve iş hayatı
Celal, eğitim hayatına Yerebatan’daki Darü’l-Edep’te başladı ve daha sonra Mercan İdâdîsi’nde eğitimini tamamladı. Tıp eğitimine devam etmek üzere Tıbbiye-i Mülkiye-i Şâhâne’ye gitti ve başarıyla mezun oldu.
İlk görev deneyimini Bakırköy Emrâz-ı Akliye ve Asabiye Hastanesi’nde asistan olarak yaşadı. Daha sonra Manisa Emrâz-ı Akliye ve Asabiye Hastanesi’nde baştabip olarak atandı ve burada önemli iyileştirmeler yaptı.
Ardından Bakırköy’e geri dönerek aynı hastanede başhekimlik yaptı, emekli olana kadar bu görevde kaldı. Emekli olduktan sonra, bir süre Taksim’de muayenehane açtı.
Hekimliğin yanı sıra, sanata da merakı vardı
Celâl’in edebiyat ve sanata ilgisi genç yaşlarda başladı. Merakı onu, Servet-i Fünûn döneminin önemli yazarlarından biri yaptı.
Hikayelerinin başı, sonu ve ortası belliydi; Ömer Seyfettin çizgisinde bir hikayeciydi. Ayrıca insan psikolojisiyle öykücülüğü birleştirmesiyle, Anton Çehov ile aynı tarzda bulundu.
İlk hikayesi Salgın 1915 yılında yazıldı fakat 1923’te, Talâk-ı Selâse kitabında yer aldı. Kadın Cehennemi öyküsü, 1917’de, dergide yayınlanan ilk öyküsü oldu ve Servet-i Fünûn dergisinde yer aldı.
Fahri Celâl, yazı hayatı boyunca çeşitli gazetelerde köşe yazıları yazmaya devam etti.
Yazılarında çocukları işliyordu
Öyküleri, zaman zaman, okullardaki eğitimi eleştirir nitelikteydi. Sınıfların kalabalıklığı sebebiyle izole olmak zorunda kalmış, ilgisiz çocuklardan bahsediyordu.
Öte yandan, aile ilgisiz ve çocuk ilgiye muhtaç veya aile aşırı ilgili ama çocuk ilgiye tepkisiz olabiliyordu. Öykülerinde iki uç kesim ve olumsuz etkileri yer alıyordu.
Mehmet Rauf onun öykülerinin yeniliklerle dolu olduğunu düşünüyordu
Celal’in Kına Gecesi adlı kitabı çıktığında hikayeci ve romancı olan Mehmet Rauf, onun hakkında bir yazı yazdı.
Yazısında, Kına Gecesi’nin uzun süredir görülmeyen, yepyeni ve gerçek bir sanat eseri olduğundan bahsetti.
Behçet Necatigil’e göre öykülerinde geri planda kalmış insanları işliyordu
Şair, öğretmen ve çevirmen olan Behçet Necatigil, onu şu cümlelerle anlattı: “Kahramanlarını, çokluk kıyıda köşede yaşayan, zararsız ruh hastalarından seçen Fahri Celalettin, onların dünyalarını, saplantılarını ölçülü bir abartma ve ince bir mizahla ışığa çıkardı. Gerilerde kalmış bir dekor ve atmosfer, anılarda gömülü eski devir insanları, tipleri buldu; mesleğinden gelme bir dikkat ve kolaylıkla, canlı bir konuşma dili ve usta bir anlatışla onların küçük, dar dünyalarını canlandırdı.”
Evlilikleri ve ölümü
Celal, yaşamı boyunca üç evlilik yaptı. İlk eşi Hamide Nebile Hanım’dan bir kızı oldu. Nebile Hanım’ın ölümünden sonra iki kez evlendi fakat başka çocuğu olmadı.
Kızı Hatice Hülya Hanım, avukat Kadri Güçmen ile evlendi ve Celal’in iki torunu oldu.
Celal, 1975 yılında üremi hastalığından vefat etti ve İstanbul Üsküdar Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.
Eserleri
Talak-ı Selase
Kına Gecesi
Eldebir Mustafendi
Avurzavur Kahvesi
Salgın
Rüzgar
Çanakkale’deki Keloğlan