Birçok insanın çocukken okuduğu ilk kitaplardan biriydi, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah… Yazarı Jules Verne’nin hayal dünyası çocukların ufkunu açtı, hayal dünyalarının sınırlarını aydan denizlerin sonsuz derinliğine taşıdı. Kitaplara sevdalı Ece Tekin de öyle biri. Bu sevdası sebebiyle İTÜ Gemi İnşaat Mühendisliği’ni bitiriyor. Lakin bir diğer aşkı ragbi… Yıllarca bu sporu yapıp büyük başarılar kazanıyor. Lakin bir gün iflah olmaz dağcılar gibi “Deniz beni çağırıyor” dercesine bir kuru yük gemisine biniyor. Sekiz ay boyunca bulunduğu gemide görev yapan Ece Tekin ile gemideki tek kadın olarak hayatını konuştuk. Bir kaçış mı, yoksa karadan uzak huzurlu bir hayat mı? Okuyup siz karar verin.
– İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaat Mühendisliği mezunuyum. Bir mühendis gibi değil de sporcu gibi yaşadım hep. İTÜ’deyken ragbiden evvelki branşım Flag Football, yani bayrak futbolunu oynuyordum. Kaptanlığını yaptığım Kadıköy Ragbi Spor Kulübü’nde 14 sene oynadım. Aynı zamanda milli takımında da ülkemizi pek çok turnuvada temsil ettim. Şuan ise gemide makine mühendisliğine döndüm.
– Denize merakım hep vardı. Kendi bölümümden başka hiçbir yeri yazmamıştım. İzlediğim, okuduğum şeylerden hep bir ilgim vardı. Ragbi oynarken ve sosyal hayatımda pek çok unvana sahip oldum ama bir şeyin büyük eksikliğini hissediyordum. Bir şeyde çok ehil olmak istedim. Zaten mesleğim buydu. Mesele ragbiyi bırakabilmekti. Kolay olduğunu söyleyemem. – Gemide kadın olmak, hele ki makine dairesinde çok ender rastlanan bir durum. Üçüncü mühendisim. Diğer bir deyişle üçüncü çarkçı. Gemide ana makineler, jeneratörler ve yardımcı makineler bulunuyor. Esas görevim rutin kontroller, bakım, onarım, yedek parçalar ve bolca evrak işleri. Makineciler olarak geminin salimen sevkini sağlamaya çalışıyoruz.
LAKABIM DEMİR LADY
– Mürettebat; zabit kadro, yani kaptanlar, mühendisler ve aşçıbaşı Türk, yardımcı personel kadrosu tamamen Filipinlilerden oluşuyordu. Gemi Makine ve Güverte bölümü olarak ikiye ayrılıyor. Hiyerarşik bir düzen hüküm sürüyor. Bizim gemi ortamımız aile ortamı gibiydi. Herkesle çok iyi anlaşıyordum. Çarkçıbaşım ve ikinci çarkçım bana her konuda çok yardımcı olup cesaret verdiler. Ben de yapabileceğimin fazlasını gösterdim. Demir Lady diyorlardı artık bana.
– Sıkılıp “İnmek istiyorum” mu? Kontratın bitmeden inmek istiyorsan makul bir gerekçen ve inebilmek için de uygun koşullar olması gerekiyor. Okyanusun ortasında inememe durumunuz olabilir. (Gülüyor)
DENİZİN ORTASINDA G.SARAY’IN ŞAMPİYONLUK MAÇINI İZLEDİM
– Gemide bir gününüz nasıl geçiyor?
– Biraz disiplinliyim. 07.40 gibi makine dairesinde oluyorum. Her gün yapılması gereken evrak işlerimi yaptıktan sonra makine dairesindeki rutin kontrolleri yapıyorum. Makinelerin yağ, yakıt, filtre ve ilgili parametre kontrolleri gibi. Bakım zamanı gelen ya da arıza veren bir aksam varsa onunla ilgileniyorum. Çarkçıbaşımın ve ikinci çarkçımın olası isteklerini yerine getiriyorum.
Gemide de 8:00-17:00 çalışma saati uygulanıyor normal şartlarda. Fakat gemi sürekli çalışan sistemler bütünü olması sebebiyle 7/24 teyakkuzdayız. Büyük arızalar halinde mesainiz 24 saat bile sürebiliyor.
– İnsanın gemici olmasının en önemli sebeplerinden biri maddi kazanç diyebilir miyiz?
– Evet tabii ki. Çoğunluk için maddiyat, kimisi için de yaşam biçimi. Deniz hayatına alışınca bırakamazmışsın.
Bu kontratımda 8 ay 5 gün idi. Öyle ki gemiden ayrılırken çok zorlandım. Gemilerde artık yaşanılası bir ortam var.
Mesela geçtiğimiz seneye kadar maçları öyle kolay izleyemiyorlarmış.
Hint Okyanusu’nun ortasında inanılmaz bir yağmur yağarken, köprüüstü manzarasında Galatasaray- Konyaspor şampiyonluk maçını izledim. Yaşadığım mükemmel anılarımdan birisiydi.
– Sekiz ayda geminin rotası nasıldı?
– Ben gemiye Singapur’da katıldım. Oradan Arap Yarımadası, Bangladeş, Hindistan, Singapur ve ardından büyük anılar biriktirdiğim Çin. Gemimiz Çin’de 10 yıllık tersane bakımına girdi. 40 gün Çin suları ve topraklarındaydık. Sonra Türkiye oldu ve geçtiğimiz hafta gemiden ayrıldım.
– 40 gün Çin’de ne yaptınız?
– Tersane süreci inanılmaz yoğun ve yorucuydu. İşlerimi hallettikten sonra Dalian şehrini gezmeye çıkıyordum. Harika bir şehir Dalian…
– Gemide yemekler nasıldı?
– Genel olarak gemide iyi bir aşçı ile çalışmak çok büyük avantaj. Çoğu şirkette aşçıbaşları farklı ülke vatandaşı oluyor.
Bizim aşçıbaşımız Antepli ve meşhur usta bir aşçıydı. Her gün muazzam şeyler yiyorduk. Usanmadan her gün belki de daha önce tatmadığımız yemekler yapardı.
Bazen güvertede mangal günleri yapıyorduk. Güvertede mangal keyfi inanılmaz oluyor.
– Peki gemi ile gittiğiniz yerlere turist olarak gider misiniz?
– Çin’e kesinlikle gitmek isterim. Bu kadar cana yakın ve keyifli bir toplum olduklarını bilmiyordum. Mutlular, güler yüzlüler, yardımseverler ve çok içtenler.
– Mesai bitince neler oluyor gemide?
– Pek çok insanın merakıdır denizin üstünde yaşam ve gemide zamanın nasıl ilerlediği. Beni mutlu edecek ve eğleyecek her şeyim vardı. Yeterince ekipmanı olan bir spor salonum vardı. Akşam yemeğinden sonra muhakkak Playstation’da FIFA oynuyordum, keyifli bir rekabet ortamı yaşıyorduk.
Gemi demirdeyse balık tutarak vakit geçiriyordum.
Filipinliler doğuştan balıkçı. En büyük eğlenceleri balık tutup mangal keyfi yapmak. Bazen gün batımını yakalayıp kitap keyfi yapıyordum. Manevra yahut aksi bir durum olmadığı sürece pazar günleri tatildir. Pazarları idmanlarımı güvertede yapmaya çalışıyordum. Böylesi keyif hiçbir şeyde yok.
– Kimlerden Gemi Adamı olmaz?
– Asla yapılamayacak bir iş değil ama çokça cesaret ve fedakarlık gerekiyor. Mahrumiyet bölgesindesiniz. Bir nevi deniz hapsinde. Denizi sevmezseniz, makine gürültüsüne ve vibrasyona alışamazsanız biraz zor. Hava kötü olduğu zaman sallanacaksınız. Uyumaya çalışırken keyifli oluyor. Kötü yanı güneşi çoğu zaman batarken görüyorsunuz. Mesai saatleri içerisinde ekseriyetle makine dairesindeyiz. Güneşten mahrum kalıyoruz. Güverteciler bu hususta daha şanslı. Farklı bir dünya ve alışılmışın dışında bir kültür. Zoru seven, kendine yetebilen deniz tutkunlarına önerebilirim. Kabuğuma çekildiğim bir yer oldu deniz.
– Hiç tehlike yaşadınız mı?
– Yaşamadık ama önlem için Sri Lanka’da Kızıldeniz’e kadar olan bölgede korsanlara karşı tedbir amaçlı gard (koruma) almıştık. Tehlikeli bölgeyi geçene kadar üç gard ekipmanlarıyla bize nezaret etti. Dönüşümlü olarak gözcülük yaptılar.
Öncesinde tehlike anında yapmamız gerekenler hakkında eğitim verildi.