Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından Antalya’da Yargı Teşkilatı Toplantısı düzenlendi. İki gün sürecek toplantıya Hakimler ve Savcılar Kurul üyeleri, 81 ilin Başsavcıları, Komisyon Başkanları ve Adalet Bakanlığı birimleri katıldı. Yargı teşkilatının sorunları ve çözüm önerilerinin ele alındığı toplantıya Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da katıldı. 9. Yargı paketiyle yeni düzenlemeler yapılan arabuluculuk sistemiyle Türkiye’de bugüne kadar 398 bin 153 başvurunun yapıldığını, 136 bin 698’sinde anlaşma sağlandığını belirten Bakan Tunç, tüm bu verimliliği ve başarılı sonuçları dikkate aldıklarını arabuluculuk sisteminin kapsamını genişletmeyi planladıklarını belirtti.
AİLE İÇİ ARABULUCUK SİSTEMİ
Adalet Bakanlığı olarak üzerinde çalışılan konulardan birinin de Aile Arabuluculuğu sistemi olduğunu belirten Bakan Tunç, “Kadına yönelik şiddet konusunu içermeyen aile arabuluculuğu sistemi ile aile üyelerine kriz dönemlerinde destek vererek, aile içinde yaşanan uyuşmazlıklar, adliye koridorlarına taşınmadan, tarafların ortak yararlarını gözeten ve bireysel beklentilerini olabildiğince karşılayan arabuluculuk sistemi ile çözümlenebilecektir” dedi.
SOSYAL MEDYA MAHKEMELERİNE TAVİZ YOK
Bakan Tunç’un gündeminde “sosyal medya mahkemeleri” vardı. Özellikle sosyal medyanın etkisiyle bilgi kirliliği ve manipülasyonların hüküm sürdüğü bir çağda yaşandığını belirten Bakan Tunç, “sosyal medya ve diğer platformlarda yargıya yönelik dezenformasyon kampanyalarına, adalet duygusunu sarsmaya çalışan girişimlere asla müsamaha göstermeyeceğiz. Özellikle “sosyal medya mahkemeleri” olarak nitelendirdiğimiz, yargıyı yıpratmaya yönelik yalan beyanlara kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Çünkü bu tür girişimlerin amacının, yalnızca yargıya değil, doğrudan devlete olan güveni sarsmak olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu nedenle, yargı mensuplarımızı ve adalet sistemimizi yıpratmaya yönelik bu tür çabaları kararlılıkla bertaraf edeceğiz. Ayrıca sizler kararlarınızı verirken; hakikati gölgelemeye çalışan hiçbir sesin, hiçbir söylemin, vicdanlarınızın berraklığını lekelemesine izin vermemelisiniz. Her bir kararınız, yalnızca anayasanın, kanunların ve vicdanınızın sesini dinleyerek alınmalıdır. Dosyayı, hukuku, delilleri bilmeden yapılan maksatlı yorumlar ya da bireysel çıkarlar, sizin adalet terazinizde hiçbir ağırlık taşımamalıdır.” dedi.
ADALET VURGUSU
Bakan Tunç, konuşmasında şunları söyledi : “Yargının bütün görevi, çalışma biçimi ile tarzı, hatta bağımsızlık ve tarafsızlık da dâhil olmak üzere her şey, adaletin tecelli etmesi içindir. Milletimizin bizden beklentisi ise iyi işleyen, öngörülebilir, gecikmeyen ve daha adil bir yargı sistemidir. Adalet haklıya hakkını vermektir. Her şeyi yerli yerine koymaktır. Yargı çalışanları için, mazluma hakkını teslim etmek, haksızlık ateşini söndürüp vicdanları teskin etmek ömür boyu devam eden zorlu bir sınavdır. Yargı mensupları, sadece Anayasa ve kanunların yol göstericiliğiyle, vicdanın ışığında hareket etmelidir. Bu nedenle verilen her kararın, sadece bir davanın çözümü değil, aynı zamanda toplumsal vicdanın, adalet terazisinde bir denge kurma çabası olduğu unutulmamalıdır. Sizlerin ve tüm yargı çalışanlarının bu çetin ve zorlu yolda başarılı olacaklarına olan inancım tamdır. Bu uğurda gece demeden gündüz demeden çalışan ter döken Yargı camiasının her mensubuna teşekkür ediyorum”
“YARGI MİLLETİN YARGISIDIR”
“Özellikle bazı soruşturma ve davalar üzerinden yargı mensuplarımızı zan altında bırakan açıklamaların yapılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Mesleğine gönülden bağlı, ailesinden ve çocuklarından fedakârlık ederek gece gündüz çalışan yargı mensuplarımıza yönelik bu haksızlıklara göz yumamayız. Yargı sisteminin siyasi mülahazalarla yıpratılması ve yargıya güvenin zedelenmesi yönündeki söylem ve davranışlardan kaçınılması yargı bağımsızlığının bir sonucudur. Aynı zamanda kurumları bütünüyle yıpratıcı söylemler demokratik sistemin ruhuna aykırıdır. Türk yargısı, tarihten gelen köklü kurumsal kültürüyle yargı hizmetlerinin ağırlığını şimdiye kadar koruduğu gibi bundan sonra da koruyacaktır. Köklü devlet geleneklerimize ve bunun temel bir parçası olan yargı kültürümüze hepimiz saygı duymalı ve güvenmeliyiz. Teşkilatımızı kötü niyetli yaklaşımlardan koruma konusundaki kararlılığımıza devam edeceğiz. Yargı; milletimizin yargısıdır, hepimizin yargısıdır. Her ne kadar yargı geçmişte vesayetçi anlayışın etkisi altında kalmışsa da; artık o günler artık geride kalmıştır. Özellikle, 15 Temmuzda gerçekleşen darbe girişimine karşı Türk yargısının verdiği sınav, hukuk tarihine geçmiştir. O gece Türk yargısı milletinden aldığı güç ile milleti ile kenetlenerek demokrasiye sahip çıkmıştır. O karanlık gecenin hemen başında yürekleri vatan ve millet aşkı ile dolu olan Yargı mensupları Anayasa, hukuk devleti ve milli iradeden yana tavır koymuş, darbe teşebbüsüne kalkışanlar hakkında ilk andan itibaren soruşturmaları başlatmış, gözaltı kararları vermiştir. Türk yargısı, vesayetçilerin emrine amade olan yargıdan; darbeye adeta suçüstü yapıp kıskıvrak yakalayan bir yargıya evirilmiştir. Aziz Milletimiz Türk yargısının, alçak darbecilere karşı vermiş olduğu bu kahramanca ve şerefli mücadeleyi hiçbir zaman unutmayacaktır
Bu vesileyle darbe teşebbüsüne karşı sarsılmaz bir irade ve cesaretle karşı duran, aramızda bulunan ya da bulunmayan tüm hâkim ve Cumhuriyet savcılarına milletimiz adına şükranlarımızı sunarım” dedi.