Türkiye’de dondurulmuş ürün pazarı 5 milyar TL’ye ulaşmış.
Cirolara bakıldığında dondurulmuş ürün pazarının yüzde 65’i hamur, yüzde 29’u et ve yüzde 6’sı deniz ürünlerinden oluşuyor.
Özellikle pandeminin ardından 100 evin 72’sinde dondurulmuş hamur, et ve balık ürünleri görülmeye başlanmış.
Bu büyümenin arkasında ev hanımlarının iş hayatına katılımının artması ve tek başına yaşayan bireylerin sayısındaki artış gibi sosyo-ekonomik faktörler gösteriliyor.
Bence en önemli neden; ülkemizde tek kişilik hane halkı sayısının son 10 yılda yüzde 77,2 artarak 2023’te yaklaşık 5,2 milyona ulaşması.
Tek yaşayanlar beslenme ihtiyacını genelde dondurulmuş ürünlerle gideriyorlar diyelim.
Peki, barınma sorunu ne olacak?
Boşanmaların artması, gençlerin maddi sorunlar ve kariyer yüzünden evliliği ötelemesi ya da evlenmemesi, bireysel yaşamın trend olması gibi birçok nedenden dolayı 5,2 milyon insan tek yaşıyor artık. Örneğin 2022’de beş evden birinde tek kişi yaşıyordu. Ancak ülkemizde konutların çoğu 3+1 ya da 2+1 odalı.
2017 yılında aile yaşamına hitap etmediği ve amacı dışında kullanıldığı yönünde gelen şikâyetler üzerine 1+0 stüdyo dairelerin yeni binalarda yapımı yasaklanmıştı.
Artık en küçük daireler 28.5 metrekare büyüklüğünde 1+1 daire şeklinde yapılıyor.
‘Amacı dışı kullanım’ söylemi bence mantıksız! Bu mantıkla hareket edersek 3+1 evler de amacı dışında kullanılıyor!
Parası olan amacı dışında villa, parası olmayan da amacı dışında karavan kiralıyor artık!
Veriler tek yaşayanların sayısının sürekli artacağını gösteriyor.
Mevcut konut fiyatları ve kira artışlarını hesaba kattığımızda daha çok 1+1 ya da 1+0 konutların yapılması gerektiği ortaya çıkıyor!
Büyük evlerde tek başına yaşayanların enerji maliyetini ve yaşlı birey sayısının sürekli artacağını da unutmayalım.
Özetle 3+1, 2+1 daireler yaparak konut ve kira fiyatlarını düşüremeyiz!
ŞANSLI SİNCAP
Van’ın Bahçesaray ilçesinde yaşayan Şakir Mitan’ın dört ay önce bitkin halde bularak koruma altına aldığı sincap yavrusu, evin neşe kaynağı olmuş.
Mitan, “Ceviz ve helva veriyoruz. Bizimle aynı sofrada besleniyor. Çocuklarım da ona çok alıştı. Çocuğum gibi bakıyorum” diyor.
Bu olay bana ABD’nin New York eyaletinde fenomen sincap Peanut’un yaşadığı trajediyi hatırlattı.
Mark Longo adlı yurttaş, yedi yıl önce bir araba kazasından kurtardığı evcil sincap Peanut’a bakmaya başlamıştı.
Peanut’un ev maceraları sayesinde Instagram, TikTok ve diğer platformlarda on binlerce takipçisi olmuştu.
Ancak komşuların evde yabani hayvan beslediği gerekçesiyle şikayette bulunması üzerine eyaletin Çevre Koruma Bakanlığı’ndan yetkililer Longo’nun evine gelerek Peanut’e el koymuştu.
Peanut yetkililerden birini ısırınca sincaba kuduz şüphesiyle ötanazi uygulanmıştı.
Peanut’un tanımadığı kişilerden korktuğu için ısırdığını söyleyenler olmuştu. Özellikle Cumhuriyetçi seçmenler olaya tepki göstermişti.
Peanut vakasının ABD’de seçimlerde oy tercihini bile etkilediğini iddia edenler bile olmuştu.
Elon Musk, “Başkan Donald Trump sincapları kurtaracak. Mekânın cennet olsun P’Nut” diye paylaşım yapmıştı.
Elbette kuduza karşı önlem alınması gerekiyordu ama Peanut’un kuduz olup olmadığı bile netleşmemişti!
İki ülke iki farklı uygulama! Halkımızın hayvan sevgisi gerçekten üst seviye.
ELEKTRİKLİ ARAÇ HESABI
Türkiye’de bir elektrikli otomobil kullanıcısının yaptığı tasarruf hesabı tartışma yarattı.
Elektrikli otomobilinin evde şarj maliyetinin 11 bin 445 TL olduğunu açıklayan kullanıcı aynı kilometreyi benzinli bir araçta yaptığında çıkan faturanın 241 bin 200 TL olduğunu paylaştı.
Sosyal medyada bu hesaba karşı çıkan yorumlar da paylaşıldı:
“Şarj maliyeti benzine göre hesaplanmaz çünkü 1000 km’yi benzinli araçla 10 saatte gidersin elektrikli araçla 40 saatte gidersin. 50-60 km gider benzinlik ararsın şarj etmek için!”
“14411 kWh elektrik tüketimi 11 bin TL etmez. Üst fiyattan 40-50 bin TL arası fatura ödetir. Yine de şimdilik benzinden ucuz gidiyor tabii.”
“1kwh 80 kuruşa elektriği nerede bulmuş arkadaş. Şu an ortalama 3.5 TL civarlarında 1kwh 14.000×3.5: 49000 TL yapar.”
Son yoruma ben de katılıyorum.
Ayrıca 1 Ocak 2025’ten itibaren yıllık tüketimi 5 bin kilovatsaat olan tüketicilerin devlet sübvansiyonundan yararlanamayacak olması şarj maliyetini artıracak.
Kabaca bir hesapla evden şarj edilen bir araç kilometre başına 0.53 TL harcıyor. Yeni düzenleme ile bu maliyet kilometre başına 1 TL’nin üzerine çıkacak.
Bir de bunun batarya masrafı var!
İsmi vermeden örneklersek; bir marka, ünlü bir elektrikli araç modelinde minimum yüzde 70 batarya kapasitesi için 8 yıl veya 160 bin kilometre garantisi veriyor.
Şarj kapasitesi yüzde 70’in altına düştüğünde uzun yolda sürekli şarj istasyonu aramak zorunda kalırsınız.
Bir de batarya değişim ücreti var! Bir marka geçtiğimiz yıl batarya değişim ücretini 390 bin TL açıklanmıştı. İşçilikle birlikte fiyat 490 bin TL’ye çıkıyordu.
Tüm bu hesaplara rağmen yine de elektrikli araçların yakıt maliyeti benzinli araçlara göre daha düşük. Elektrikli araçlar özellikle şehir için kullanımda daha cazip.
Aslında bu hesabın bedava versiyonu da var; Güneydoğu’da kaçak elektrik kullananların şarj maliyeti sıfır TL!
CEZALAR CAYDIRICI OLMAZSA…
Beyoğlu’nda bir şahıs, durakta kavga ettiği yolculara rahatsızlık verdiği gerekçesiyle kendisini araçtan indiren özel halk otobüsü şoförüne kaldırım taşı fırlattı.
Bu rutin adliye olayını özel yapan ise saldırganın 52 suç kaydı olması!
Suçludaki rahatlığa bakar mısınız? Hiç umursamadan 53’üncü suçunu işliyor!
Cezalar caydırıcı olmadığı sürece bu şahıs, daha çok suç işler!
Ceza İnfaz Yasası’nda değişikliklerin yapılacağı, cezaların caydırıcı olacağına dair haberler çıkmıştı.
Umarım bu değişiklik kısa sürede gerçekleşir.
Altyazı
“Yüzümüzdeki çizgiler nereden geldiğimizi; kalbimiz ise gideceğimiz yeri gösterir.” (Wonder)