İlk olarak 1969 yılında keşfedilen fosilin, o dönemde ginseng ailesine ait olabileceği düşünülmüştü. Ancak daha yakın tarihli analizler, bu teoriyi çürüttü. Florida Doğa Tarihi Müzesi’nden paleobotani uzmanı Steven Manchester liderliğindeki ekip, Berkeley Üniversitesi’nin koleksiyonunda bulunan daha detaylı bir fosil üzerinde çalıştı. Bu yeni fosil, bitkinin yaprak, çiçek ve meyve yapısını içeriyordu.
Araştırmacılar, ‘Uzaylı bitki’ olarak da anılan fosilin fiziksel özelliklerini inceleyerek bilinen 400’den fazla çiçekli bitki ailesiyle karşılaştırmalar yaptı. Ancak ne modern ne de soyu tükenmiş bitki ailelerinden herhangi biriyle eşleşme sağlanamadı. Yeni fosil, ilk örnekten çok daha fazla detay sunduğu için, ginseng ailesiyle bağlantı tamamen reddedildi.
Green River Formasyonu’ndan çıkarılan bu fosilin 47 milyon yıl önce aktif volkanik alanların yakınındaki büyük bir göl ekosisteminde yaşadığı düşünülüyor. Bölgedeki tortul tabakalar ve volkanik kül, bitki ve hayvan fosillerinin çok iyi korunmasını sağladı. Bu alan, daha önce de Bonanzacarpum meyvesi ve Palibinia yaprakları gibi gizemli fosillerin keşfine ev sahipliği yapmıştı.
Araştırmacılar, fosilin meyvelerindeki tohum gelişimini ve çiçeğin erkek üreme organı olan stamenleri detaylı bir şekilde inceleyebildi. Çoğu bitki türünde döllenmeden sonra dökülen stamenlerin, bu fosilde olgun meyve üzerinde hâlâ sabit kaldığı görüldü. Bu sıra dışı özellik, modern bitkilerde henüz gözlemlenmedi.
Florida Doğa Tarihi Müzesi’nden Steven Manchester, “Bu bitkinin stamenlerini olgun meyvelerle birlikte koruması, onu gerçekten eşsiz kılıyor. Modern hiçbir örnekte buna rastlamadık” dedi.