TUREB Başkanı Hakan Eğinlioğlu, TUREB Yönetim Kurulu Üyesi Ali Dede ve depremzede Abdulsamet Sarıtaş, Kahramanmaraş merkezli depremlerde KKTC’li öğrencilerin ve tur rehberlerinin de aralarında bulunduğu 72 kişiye mezar olan Adıyaman’daki Grand İsias Oteli davasına ilişkin açıklama yaptı.
TUREB Başkanı Hakan Eğinlioğlu, şöyle konuştu:
“İlk günden bu yana binadaki kusurlar ile ilgili olarak dile getirdiğimiz her şey, yapılan incelemeler sonucunda bilirkişi raporlarıyla İSİAS Otel’in yapımında ve işletmesinde birçok kusur bulunduğunu açıkça ortaya koymuştur. Bina yapımında kalitesiz beton kullanıldığı, statik hesaplama yapılmadığı, binanın 1998 deprem yönetmeliğine göre yapılmış olsaydı yıkılmayacağı, konut olarak inşa edilen binaya otele çevrilirken gerekli güçlendirme çalışmaları yapılsaydı yıkılmayacağı, yıkım sebeplerinden birinin kaçak kat olduğu, ilave asansör yapımı için perde beton kesildiği, binanın depremin şiddetinden değil yapımındaki kusurlardan dolayı yıkıldığı bilirkişi raporlarında ortaya konulmuş olan kusurlardan sadece bir kısmıdır. Otelin inşaatında yapılan hatalar, ihmaller ve denetimsizlik, konaklayanların can güvenliğini tehlikeye atmış ve bu ihmaller doğrudan 72 canın hayatına mal olmuştur.
“BU SUÇLAR DOĞRUDAN VE BİLİNÇLİ OLARAK İŞLENMİŞTİR”
Deprem gerçeği ile iç içe olduğumuz ülkemizde ve riskli bölge olarak nitelendirilen bir bölgede bulunan otel binasını ele aldığımızda, işlenen bu suçlar doğrudan ve bilinçli olarak insan hayatını hiçe sayarak işlenmiştir. Davanın 5’inci duruşmasında savcı tarafından verilen mütalaa, ne yazık ki yaşananları yeterince dikkate almamaktadır. Depremin üzerinden 22 ay geçmesine rağmen sorumluluğu bulunan kamu görevlileri hakkında hala iddianame hazırlanmamış olması ve dava açılması beklenmeksizin dosyanın apar topar kapatılma çabası da unutulmamalıdır. Yargılanan sanıkların bilinçli taksirle insan öldürme suçundan sürdürülen yargılama, işlenen bu suçların tam anlamıyla karşılığı değildir. Bu kayıpların sorumluluğu sadece ihmal ve taksirle açıklanamaz. Otelin yapımında ve işletmesinde kasıtlı bir sorumsuzluk ve göz yumma hali olduğu açıkça ortadadır. Bizler, Rehberler İçin Adalet Platformu ve Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği adına, tüm suçluların davada olası kast ile insan öldürme suçundan cezalandırılmalarını talep ediyoruz. Çünkü hayatını kaybeden rehberlerimizin ve şampiyon meleklerimizin ölümüne neden olan bu sorumsuzluk, bir hata veya ihmal olmanın çok ötesindedir.
“BU ACIYI, İHMALLERİ UNUTTURMAYACAĞIZ”
Sorumluların olası kast ile insan öldürme suçundan yargılanmaları ve en ağır cezaları almaları, hem adaletin sağlanması hem de benzer trajedilerin önlenmesi için büyük bir önem taşımaktadır. Bu davanın, sadece bizim değil, tüm toplumun vicdanında bir karşılık bulması gerektiğini hatırlatıyoruz. Bu otelde çocuklar öldü, bu otelde gencecik hayatlar öldü, bu otelde suçsuzlar öldü, bu otelde ölenler rant uğruna öldü, bu otelle birlikte yüzlerce hayat yaşarken her gün öldü! Kaybettiklerimizin hatırası önünde bir kez daha haykırıyoruz; bu acıyı, bu kaybı, bu ihmalleri unutturmayacağız. Adalet arayışımız bitmeyecek. Tüm sorumlular, suçlarının karşılığını alana kadar mücadelemiz devam edecektir.”
“BU İHMALLER TAKSİRLE AÇIKLANAMAZ”
TUREB Yönetim Kurulu Üyesi Ali Dede, şunları söyledi:
“Her zaman söylediğimiz gibi deprem öldürmez, ihmaller öldürür. Aynı binada defalarca kalan rehberlerden birisiyim. Enkaz altında kalan rehberlerden birisi de ben olabilirdim. Bu bina o kadar ihmalle yapılmış ki bu binanın o güne kadar ayakta durması bile mucize. Bina değil, ölüm tuzağı inşa etmişler. Bu binada 72 canımız gitti. Bu ihmallerin hiçbirisi taksirle açıklanamaz. Bu ihmallerin bütün hepsi olası kast ile açıklanabilir. Tüm sorumlular yargılanana kadar bu davanın arkasında olacağız.”
“BÜTÜN DEPREMZEDELERİN YÜREĞİNE SU SERPECEKTİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM”
6 Şubat Kahramanmaraş depremi sırasında İsias Otel’de bulunan depremzede Abdulsamet Sarıtaş ise şunları kaydetti:
“6 Şubat’ta İsias Otel’in enkazından üç saat sonra kendi çabalarıyla kurtulmuş birisi olarak bu geçirdiğimiz uzun süreci maalesef ki bir şekilde takip etmek ve içerisinde bulunmak zorunda kaldım. Bir eğitim gezisi esnasında orada konaklamamız vardı ve sabah saatlerinde deprem hadisesiyle hepimiz uyandık. Üç saat enkaz altında kaldım ben. Şanslılardan bir tanesiydim. Orada hayatını kaybetmiş olan arkadaşlarımız, Kıbrıs’tan gelmiş olan minik arkadaşlarımızı her gün hatırlamak gerçekten çok acı. Bunun gibi olayların, acıların tekrar yaşanmaması için buna benzeyen davaların herkesin gönlüne su serpecek şekilde sonuçlanması gerekir.
Bu davanın, bütün Türkiye için emsal olması aslında bizim ana hedeflerimizden bir tanesi. Bir nebze de olsa insanların acılarına su serpebilecek olması, bu davayla alakalı halen bir umut olduğunu bizlere gösterir. En son yapılacak olan açıklama da umuyorum bu şekilde bütün kamuoyunun, bütün insanların, bütün depremzedelerin deprem hadisesiyle alakalı illa ki bir şekilde canı sıkılmış olan insanların yüreğine su serpecektir diye düşünüyorum.”