TEV Bağışçısı: Geleceğimizi şekillendirecek olan gençler, bizim en değerli mirasımızdır


Prof. Dr. Hatice Nurten Özer

Türk Eğitim Vakfı (TEV) Bağışçısı

1932 yılında İstanbul Kadıköy’de dünyaya geldim. Çocukluk yıllarım burada geçti ve eğitim hayatıma Kızıltoprak İlkokulu’nda başladım, ardından Kadıköy Lisesi’nde devam ettim. Lise yıllarımda okulun kapanması üzerine Erenköy Kız Lisesi’ne geçtim ve oradan mezun oldum. Babam, eski adıyla Seyr-i Sefain (bugünkü Deniz Yolları) kurumunda baş memur olarak çalışıyordu. Babamı erken kaybettim, ancak onun bana aşıladığı değerler, idealler ve güçlü bir eğitim sevgisiyle hayatıma devam ettim.

Üniversiteye adım attığımda, hayatımda büyük bir dönüm noktası yaşadım. Tıp Fakültesi’ni kazandım ve orada ilerlerken, hidroklimatoloji alanına yöneldim. Bu alan, bana Atatürk’ün ileri görüşlülüğünü hatırlatıyor. Atatürk, Türkiye’nin doğal maden suyu kaynaklarını bilimsel bir zemine oturtma gerekliliğini fark etmiş ve vasiyetinde bu konuda üniversitelerde bir kürsü kurulmasını istemiştir. İşte bu vasiyetin sonucu olarak 1938 yılında İstanbul Üniversitesi’nde Hidroklimatoloji Kürsüsü kuruldu ve ben de bu alanda çalışarak, Atatürk’ün vizyonunu yaşamım boyunca rehber alarak meslek hayatımı şekillendirdim.

Hidroklimatoloji alanında, özellikle kaplıca ve maden sularının sağlık üzerindeki etkilerini araştırarak bu konuda ulusal ve uluslararası birçok dergide makaleler yayımladım. Yüksek lisans ve doçentlik tezlerimi Türkiye’nin kaplıca bölgelerinde gerçekleştirdim. 1963-1965 yılları arasında İsviçre Zürih Tıp Fakültesi’nde araştırmacı olarak çalıştım. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürüttüm ve Türk Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Derneği’nin Onursal Başkanlığı görevini üstlendim.

Eğitim ve bilimin, yalnızca kişisel gelişim değil, toplumsal gelişim için de ne kadar önemli olduğunun bilincindeyim. Eğitim hayatımda edindiğim her başarıyı, öğrencilere ve topluma daha fazla katkı sağlamak için bir fırsat olarak gördüm. Bu yüzden Türk Eğitim Vakfı’na bağış yapmak, yalnızca maddi bir yardım değil, aynı zamanda geleceğe yatırım yapmaktır.

Bugün, hayatıma dönüp baktığımda Atatürk’ün vizyonuyla şekillenen bir bilim dalında çalışmış olmanın gururunu yaşıyorum. Bilimin ve insanlığa hizmetin en kutsal yolunun eğitimden geçtiğine inanıyorum. İbni Sina’nın dediği gibi, “Hekimlik, bilim üzerine kurulu bir sanattır.” Ancak bilim ve sanat eğitimsiz olmaz. Bu nedenle bugün Türk Eğitim Vakfı’na yaptığım bağışlarla gençlerin eğitim hayatına dokunmayı bir görev olarak görüyorum. Geleceğimizi şekillendirecek olan gençler, bizim en değerli mirasımızdır.

Vakfın şeffaf ve güvenilir yaklaşımı beni derinden etkiledi. TEV’in eğitimdeki mükemmeliyetçi anlayışı, doğru seçilmiş bursiyerleri ve sağladığı imkanlar, benim için büyük bir ilham kaynağı oldu. Bu bağışların, gençlerin eğitim yolunda doğru adımlar atmalarına, toplumumuza faydalı bireyler olarak yetişmelerine olanak tanıyacağını biliyorum.

Bağış yapmanın bana kazandırdığı huzuru hiçbir şeyle kıyaslayamam. Doğrudan insan sağlığına bile hizmet eden en büyük güç eğitimdir; bu yüzden bağış yapmanın bir sorumluluk olduğuna inanıyorum. Ölümden korkulur derler, ama artık ben hiç korkmuyorum. Bağışla birlikte gerçek huzuru buldum.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/wphaberbotu/public_html/wp-includes/functions.php on line 5464