Almanya’da Başbakanı Olaf Scholz’un Federal Meclis’ten güvenoyu alamamasının ardından partiler seçim programlarını belirleyerek erken seçim hazırlıklarına hız verdi.
Şansölye Scholz, 6 Kasım’da hükümet ortakları Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) temsilcileriyle yaptığı toplantıda, FDP Genel Başkanı da olan Maliye Bakanı Christian Lindner’i görevden aldı. Hükümetin dağılmasının ardından Scholz 28 Eylül 2025 için planlanan seçimlerin öne çekileceğini açıkladı.
Koalisyonun dağılmasına, partiler arasında yaşanan görüş ayrılıkları, iletişim sorunları ve kamuoyu önünde karşılıklı suçlamalar neden oldu.
Ülkede artan enflasyon, bütçe açığı ve durgunluktan dolayı ekonomik sıkıntıların ortaya çıkması halkın hükümete ve özellikle Başbakan Scholz’a karşı memnuniyetsizliğini artırdı.
Scholz, hükümetin dağılmasının ardından erken seçimin önünü açmak için 16 Aralık’ta Alman Anayasası’nın 68. maddesi uyarınca Meclis’ten güvenoyu talep etti. Meclis’te güvenoyu oylamasını kaybeden Scholz, Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’e Federal Meclis’in feshedilmesini önerdi.
21. KEZ SANDIĞA GİDECEK
Buna göre Almanya 2. Dünya Savaşı’ndan sonra 21. kez sandığa gidecek.
Cumhurbaşkanı Steinmeier SPD, Yeşiller ile ana muhalefetteki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin Meclis grupları ile görüşmesi sonrası seçim tarihi için 23 Şubat 2025’te anlaştı.
Erken seçim hazırlıkları kapsamında partiler başbakan ve milletvekili adaylarını belirlemeye başladı ve seçim programları taslaklarını hazırladı.
SPD’nin başbakan adayı federal düzeyde daha fazla tecrübesi bulunan Scholz oldu.
Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin başbakan adayı ise Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz olurken, Yeşiller Partisi de başbakan adaylığı için Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck’te karar kıldı.
AfD ise başbakan adayı olarak Eş Başkan Alice Weidel’i gösterdi.
Sahra Wagenknecht İttifakı-Anlayış ve Adalet İçin (BSW), başbakanlık koltuğuna oturmak için şansı olmasa da Wagenkencht’in başbakan adayı olmasına karar verdi.
ANKETLERE GÖRE KİM ÖNDE?
Anketlerde CDU/CSU yüzde 31,5-33 ile ilk sırada yer alırken, AfD yüzde 17-19 arasında oyla ikinci sırada bulunuyor.
Başbakan Scholz’un partisi SPD yüzde 15-16,5 oy oranıyla üçüncü, Yeşiller de yüzde 11,5-14 ile dördüncü sırada yer alıyor.
İlk kez genel seçimlere katılacak olan BSW oy oranı ise yüzde 5 ila 8 gösteriliyor.
Anketlerde yüzde 3 ila 5 alan Hür Demokrat Partisinin ise yüzde 5’lik seçim barajını geçip geçemeyeceği merak ediliyor.
Seçimlerin ardından muhtemel koalisyon seçenekleri arasında CDU/CSU-SPD veya CDU/CSU-Yeşiller olarak görünüyor.
Tüm partiler, AfD ile koalisyon yapmayı reddettiği için AfD’nin öngörülebilir bir dönemde iktidara gelmesi beklenmiyor.
Seçime gidecek siyasi partilerin programlarında göç ve mülteci politikası, ekonomi, enerji ve iklim ile Ukrayna savaşı önemli ana öğeler olarak ön plana çıkıyor.
Birlik partileri olan CDU/CSU’nun “Almanya’da siyasi değişim” adını taşıyan programında, göç ve mülteci politikası konusunda sert bir çizgi çiziliyor.
Taslak seçim programında “Göçün kesin olarak sınırlandırılması acilen gereklidir.” ifadesine yer verildi.
CDU programına göre SPD, FDP ve Yeşiller’in oluşturduğu koalisyon hükümetinin herkese çifte vatandaşlık imkanı tanıyan ve özellikle Türkleri de ilgilendiren vatandaşlık yasasının da iptal edileceği vurgulandı.
Programda, “Bir kez daha herkes için refah yaratan bir ülke istiyoruz. Yeniden özgür ve güvenli bir ülke istiyoruz. Yeniden bir arada duran bir ülke istiyoruz. Almanya’yı yeniden öne çıkarmak istiyoruz. Yeniden gurur duyabileceğimiz bir Almanya istiyoruz.” ifadelerine de yer verildi.
İsrail’e destek verilen programda, Orta Doğu’daki tek demokrasinin yanında sağlam bir şekilde durmanın Almanya’nın çıkarına olacağı belirtilirken “Bu amaçla, İsrail’i askeri olarak da desteklemek ve kalan ihracat kısıtlamalarını sona erdirmek istiyoruz.” denildi.
İsraillilerin ve Filistinlilerin barış içinde bir arada yaşamalarını sağlayacak iki devletli bir çözüm desteklenerek aynı zamanda İbrahim Anlaşmaları’nın uzatılmasından yana olunduğu kaydedildi.
Taslağın “genişleme ve komşuluk politikasının yeniden düzenlenmesi” kısmında Türkiye ile siyasi ve ekonomik ilişkiler alt başlığı açıldı.
Burada “Türkiye, Avrupa için stratejik önemini ve önemli bir ortak olmayı sürdürmektedir. Şu anda AB değerlerinden uzaklaştığı ve bu nedenle AB’ye katılamayacağı için üzüntü duyuyoruz.” ifadeleri kullanıldı.
SPD’nin seçim programında ekonomik büyüme ve istihdamın güvence altına alınması, aileler ve çalışanlar üstündeki yükün hafifletilmesi, tüm nesiller için emekli maaşlarının güvence altına alınması konuları ön plana çıkarılıyor.
Ayrımcılık, ırkçılık ve ötekileştirmeye karşı korumayı daha da güçlendirmek isteniliyor.
Almanya’nın başarısına katkıda bulunan milyonlarca insanın düşmanlaştırılmasının ve ötekileştirilmesinin kabul edilmeyeceği, bu kişilerin Almanya’da yaşamaktan endişe duymalarının kendilerini üzdüğü belirtiliyor.
AB’nin dış sınırlarının daha iyi korunmasının ve kontrol edilmesinin istendiği programda, bu yapılırken hukukun üstünlüğünün ve insani koşulların her zaman garanti altına alınması gerektiği belirtildi.
Programda, Avrupa’ya deniz yoluyla sığınmak için gelenlerin geri itilmelerine karşı olunduğu, geri dönüşlerin insani ve tutarlı olması gerektiği kaydedildi.
2026 yılında 7 milyondan fazla çalışanı ilgilendiren saatlik asgari ücretin 15 avroya yükseltilmesi gerektiği vurgulandı. Gıdada katma değer vergisinin yüzde beşe indirilmesi planlanıyor.
Almanya ve NATO’nun, Rusya Ukrayna savaşının bir tarafı haline gelmemesi gerektiğine işaret edilen seçim programında, “Bu nedenle Şansölye Olaf Scholz’un Taurus seyir füzesi tedarik etmeme kararının arkasındayız.” ifadelerine yer verildi.
İsrail’in, uluslararası hukuku ihlal ederek Filistin topraklarında yerleşim birimleri inşa etmeyi durdurması gerektiğine dikkati çekilerek, “Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki toprakları ilhak etme planlarını reddediyoruz.” ifadeleri kullanıldı.
3 yıldan bu yana SPD ile iktidarda bulunan Yeşiller’in 26 Ocak’ta kabul edilmesi planlanan seçim programı taslağında özellikle iklim politikası, ekonomi ve altyapı geliştirilmesi öne çıkıyor.
Yeşiller, iklim nötr geleceğe geçişi kolaylaştırmak amacıyla küçük ve orta gelirlilere yönelik “iklim parası” sağlamayı ve elektrikli araç almak ve evlerin yenilenmesi için destek programlar geliştirmeyi planlıyor.
Aktif bir dış politika takip etmek isteyen Yeşiller, Asya, Afrika, Orta Doğu’da ve Latin Amerika’daki ortaklarla karşılıklı güven ve çıkarlara dayalı ilişkileri geliştirmeyi hedefliyor. Yeşiller, Avrupa’daki birliği güçlendirerek ABD’de başkanlığı üstlenecek Donald Trump’ın “Önce Amerika” sloganına “Birleşik Avrupa” ile cevap vermeyi amaçlıyor.
Kamu yönetimi modernleştirme ve dijitalleştirme sözünü veren Yeşiller, kamu hizmetleri için bir aplikasyon geliştirmek istiyor.
Yeşiller organize suçlarla mücadele konusunda güvenlik birimlerinin bir arada olduğu ortak bir merkez kurulmasını talep ediyor.
AfD’nin yayımladığı seçim programında, Almanya’nın AB’den ve avro ortak para biriminden ayrılması talep ediyor.
AB’nin merkeziyetçi olma çabalarının reddedildiği AfD’nin seçim programında “Almanya’nın AB’den ayrılmasının ve yeni bir Avrupa topluluğu kurulmasının gerekli olduğuna inanıyoruz.” ifadesi kullanıldı.
AB’nin yerine birbiriyle iş birliği yapan “ekonomi ve çıkar topluluğunun” oluşturulması talep ediliyor.
Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımları kaldırmak ve Ukrayna’nın AB ve NATO’nun dışında bir ülke olmasını isteyen AfD, Alman ordusunun daha da güçlenmesini gerektiğini vurguluyor.
AfD, iltica politikasında sınırlarda yeniden kontrollerin yapılmasını, sığınmacıların sınırlardan geri gönderilmesini ve iltica etmek isteyenler için sınırlarda gözaltı merkezlerinin kurulmasını talep ediyor.
Koşulların oluşması durumunda Müslüman derneklerin ve camilerin kapatılmasını savunan AfD, imamların Alman Anayasası’na bağlı olmaları ve Almanca bilmelerini istiyor.
AfD, ülkenin başarısına katkı sağlayacak vasıflı işgücünün ülkeye gelmesini ise memnuniyetle karşılıyor. Ancak nitelikli işçilerin Avrupa dışından alınmasından önce ülkedeki potansiyelden yararlanılması, Avrupa dışından gelecek nitelikli iş göçünün ise katı kurallarla seçilmesini hedefliyor.
Yabancı ebeveynlerin çocuklarının Almanya’da doğum yoluyla Alman vatandaşı olması ve ülkede uzun süre yaşayanların vatandaşlığa kabul edilmesi gibi uygulamaları kaldırmak isteyen AfD, çifte vatandaşlığa imkan verilmemesini talep ediyor.
Türkiye’nin kültürel olarak Avrupa’ya ait olmadığını ifade eden ancak kendileri için güçlü stratejik ve ekonomi ortak olarak gören AfD, Almanya için ABD ile ilişkilerinin önemli olduğu, ancak ABD’nin Almanya ve Avrupa ile jeostratejik çıkarlarının farklılaştığını, Almanya’nın ABD’nin kararlarıyla başka ihtilafların içine sürüklenmemesi gerektiğini belirtiyor.