Şiddetin kaynağı eşitsizlik


Kadının İnsan Hakları Derneği ve Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Türkiye’deki şiddet gerçeğine dikkat çeken ortak bir kampanya başlattı. Kampanya, şiddetin yalnızca sonuçlarına değil, onu üreten toplumsal eşitsizliğe ve erkek egemen zihniyete odaklanıyor. Dünya genelinde her 3 kadından 1’inin yaşamı boyunca en az bir kez fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor. Türkiye’de her yıl yüzlerce kadın öldürülürken binlercesi fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik ve dijital şiddete maruz kalıyor. Kadınların büyük bölümü en yakınlarındaki erkeklerden şiddet görürken, kadın hareketinin yıllara yayılan mücadelesi sayesinde sessizlik perdesi giderek kalkıyor. Ancak kampanya, bu görünürlüğe rağmen şiddetin neden ortaya çıktığının hâlâ yeterince konuşulmadığını vurguluyor.

NEDEN?

“Kadınlar neden şiddete maruz kalıyor?” ilk soruya “Erkekler kadınlara şiddet uygulamayı hak gördüğü için” yanıtı verilen kampanyada, erkek şiddetinin bir öfke patlaması ya da bireysel psikolojik sorunlarla açıklanamayacağı, bunun kadınların eşit görülmediği bir toplumsal düzenin sonucu olduğu belirtiliyor.

Erkeklerin kadınları kontrol etmek, cezalandırmak ya da baskı altına almak amacıyla ev içinde ve dışında sistematik biçimde şiddet uyguladığı vurgulanıyor. Kadın hareketinin mücadelesi sayesinde toplumda erkek şiddetini mazur gören kalıpların zayıfladığı, kamu kurumlarında bazı mekanizmaların geliştirildiği ifade ediliyor. Daha fazla kadın, maruz kaldığı şiddeti adlandırıyor ve destek arayabiliyor. Ancak kampanya, tüm bu ilerlemeye rağmen şiddetin kaynağındaki eşitsiz zihniyetin hâlâ sürdüğü uyarısında bulunuyor.

Şiddetin kaynağı eşitsizlik

Nasıl son bulacak?

Kampanyanın ikinci sorusu ise “Peki kadına yönelik şiddet nasıl son bulacak?” yanıt ise “Cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak için hep birlikte mücadele ederek.”

Kampanyada, kadına yönelik şiddetin, kadınların cinsiyetleri nedeniyle maruz bırakıldıkları ayrımcılığın doğrudan sonucu olduğu belirtiliyor. Bu nedenle eşitsizlikle yüzleşmeden şiddetin son bulmayacağı vurgulanıyor. Kampanya, cinsiyet eşitliğini hayata geçirmek kendi yaşamından başlayarak hepimizin sorumluluğu olduğunu ancak bu eşitliği sağlamak, kadınları şiddetten korumak, şiddetten uzak bir hayat kurabilmeleri için kadınları desteklemek ve failleri etkin biçimde cezalandırmak devletlerin yükümlülüğüdür diyor.

Mağdura barınma sağlama

Nazan Moroğlu, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli yenilikler getirdiğini belirterek öne çıkan maddeleri şöyle sıraladı:

■ Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin (ŞÖNİM) 7/24 esasına göre çalışması

■ Mağdura barınma yeri sağlanması ve geçici koruma

■ Kreş desteği

■ Şiddet ihbarının herkes tarafından yapılabilmesi

■ Tedbir kararları için delil şartı aranmaması

■ Tedbir ihlalinde zorlama hapsi uygulanması

■Geçici maddi yardım, nafaka ve sağlık giderlerinin Bakanlıkça karşılanması

Şiddetin kaynağı eşitsizlik

‘Toplumun ortak sorunu’

Avukatlar Vakfı Başkan Yardımcısı Avukat Nazan Moroğlu, kadına yönelik şiddetin kadınların büyük çoğunluğunun yaşadığı bir insan hakları ihlali olduğunu söylüyor. 6284 sayılı yasanın ve İstanbul Sözleşmesi’nin bu mücadelede en önemli yol haritalarından biri olduğunu vurgulayan Moroğlu, şiddetin toplumun tüm kesimlerinde görüldüğünü ve sadece kadınların değil, tüm toplumun sorunu olduğunu belirtiyor. Moroğlu, kadına yönelik şiddetin kent-kır, eğitimli-eğitimsiz, ekonomik durumu iyi veya kötü fark etmeksizin tüm kadınların ortak sorunu olduğunu ifade ediyor.

Tanık çocuklar…

Şiddetin kadınların fiziksel, ruhsal, sosyal, cinsel ve ekonomik açıdan zarar görmesine yol açtığını, temel hak ve özgürlüklerin kullanımını engellediğini söylüyor. Aile içi şiddetin, çocukların gelişimini olumsuz etkilediğini belirten Moroğlu, “Şiddete tanık olan çocuklar davranış bozuklukları, okul başarısızlığı ve şiddete eğilim gibi sonuçlarla karşı karşıya kalıyor” diyor. Moroğlu, aile içi şiddetin bir kadın sorunu değil, kadın ve erkek arasındaki eşit olmayan güç ilişkilerinden doğan toplumsal bir sorun ve aynı zamanda bir halk sağlığı meselesi olduğunu vurguladı. Şiddetin sağlıklı toplum yapısını tehdit ettiğini belirtti.

Farkındalık önemli

Kadına yönelik şiddetin çok yönlü nedenleri olduğunu belirten Moroğlu, çocuk yaşta evliliklerin en önemli risklerden biri olduğuna dikkat çekti. Hukuki önlemlerin tek başına yeterli olmadığını belirten Moroğlu, farkındalık çalışmaları, kurumlar arası koordinasyon ve toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinin zorunlu olduğunu vurguladı.