
Bu bekleme süresi, suyun vücutta dolaşmasına ve sindirim sistemini hazırlamasına fırsat tanıyor. Kahvaltı bu süreden sonra yapılıyor. Gün içinde de yemeklerden hemen sonra değil, birkaç saat sonra su içmek öneriliyor. Bu, sindirimi kolaylaştırıyor ve mideyi rahatlatıyor. Su aslında sandığımızdan çok daha aktif bir görev üstleniyor. Yeterince su içmek, cildin parlak kalmasına yardımcı oluyor, toksinlerin atılmasını kolaylaştırıyor ve enerjiyi yükseltiyor.

Bu diyet, metabolizmayı hızlandırarak kilo verme sürecine destek olabiliyor. Ancak mucize beklemek yanlış olur. Japon suyu diyeti, dengeli beslenme ve düzenli egzersizle birlikte uygulandığında etkisini gösteriyor. Sağlıklı bir yaşamın parçası olarak düşünüldüğünde uzun vadede fark yaratabiliyor. Yeterli su içmek sadece bedeni değil, ruh halini de olumlu etkiliyor.